Siyasetçilerin
çok sevdiği konuların başında gelen faiz ödemeleri konusuna, teknik açıdan
bakmanın yararlı olacağı düşüncesiyle aşağıdaki tabloyu hazırladım.
Baştan
belirteyim. Her zaman tekrar ederim. Maliye
Bakanlığı’nın bütçe verileri ile Hazine’nin nakit rakamları farklıdır.
Borçlanmaya esas olan nakit açıklarıdır.
Şimdi
gelelim tabloya.
2003 yılından bu yana,
Hazine 584 milyar lira nakit faiz ödemesi yapmış. Buna karşılık 249,3 milyar lira faiz dışı
fazla vermiş. Yani toplam bütçe gelirleri, faiz hariç harcamalardan daha
fazla olmuş. Bunlara 77 milyar lira
özelleştirme gelirlerini de ekleyin. Kalan yaklaşık 258 milyar lira bütçe nakit
açığına karşılık geliyor.
Önce
bir konuya açıklık getirelim. Faiz
ödemeleri olmasaymış bütçe açık vermeyecek, aksine 259 milyar lira fazla
verecekmiş. Bunu bir kenara yazalım.
Bu
sonuca bazı itirazların olacağını ve “Efendim
faiz geçmişin yükü değil mi?” deneceğini biliyorum. Ancak hatırlatayım,
kamu borçlarının vadesi daha yeni birkaç yıllık süreye çıktı. Yani ödenen
faizlerin çoğu son yıllarda alınan borçlara ait. Ayrıca, yıllık faiz yükü de
azalmıyor. Kamunun 50 milyar lira
civarında bir harcaması var.
Şimdi
açığın finansmanına gelelim. 258 milyar
liralık borcun çok büyük bir bölümü, yaklaşık yüzde 96’sı iç borç. Diğer
bir deyimle, Hazine bankaların elindeki tasarrufları almış bütçe açığı için
kullanmış. Eğer kamu daha az
borçlansaydı bu kaynaklar yatırıma gidecek ve işsizlik daha düşük olabilecekti.
Faiz
meselesini biraz daha netleştirebilmek için aşağıdaki tabloya biraz daha
yakından ama farklı bir açıdan bakalım.
2003-14
arasındaki dönemde oluşan 584 milyar liralık faiz yükünü ödeyebilmek için 249
milyar lira faiz dışı fazla verilmiş. Faizleri
ödeyebilmek için; yatırımlardan, sosyal transferlerden, tarımsal destekleme
ödemelerinden fedakârlık edilmiş.
Dahası,
cumhuriyetin birikimleri KİT’ler ve
diğer kamu malları satılmış 77 milyar lira gelir elde edilmiş ve faiz
ödemelerine gitmiş.
Bunlar yetmemiş 258
milyar lira da yeni borç alınmış.
Oransal
olarak bakarsak; faizleri ödeyebilmek için toplam faiz yükünün yüzde 43’ü kadar
faiz dışı fazlayla ödenmiş, yüzde 13’ü kadarı özelleştirme gelirleriyle
kapatılmış ve yüzde 44’üne karşılık gelen miktar borçlanma yoluyla finanse
edilmiş.
Sonra da buna mali
disiplin ve sürdürülebilirlik denilmiş.
Yanlış mı?
Nereden baktığınıza
bağlı.
Her seferinde 2001 Krizindeki şartlarla veya 2009 Küresel Krizi sonrası AB ülkeleriyle
karşılaştırırsanız sorun yok. Ama bütçe nakit dengesini kendi içinde, biraz
geriye gidip tarihsel gelişimiyle ele alırsanız kalıcı bir düzelmenin
olmadığını görebilirsiniz. Ancak yine de yiğidin hakkını yemeyelim. Düzelme yok ama ciddi bir bozulma olduğunu
söylemek te haksızlık olur.
Sadece abartmanın manası yok demeye getiriyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder