30 Haziran tarihli Taraf Gazetesinde bir
haber var. Bazı şirketlerin 608 milyon
liralık vergi borcu silinmiş. Habere göre işin perde arkasını anlatan bir
maliye bürokratı, borcun “ulvi amaçlar” için sıfırlandığını kaydetmiş.
Önce
konuyu biraz açayım.
Maliye Bakanlığı vergi denetim elemanları,
adı son aylarda sıkça geçen bazı şirketlere gitmişler. Defterleri incelemişler, 616 milyon lira vergi borcu çıkarmışlar.
Yani haberde adı geçen şirketlerin ödemeleri gerekenden az vergi ödediği
anlaşılmış.
Ardından şirketler yasal hakları olan
uzlaşma komisyonuna başvurmuşlar. Bu komisyon Maliye bürokratlarından oluşuyor.
Denetim elemanı ile şirket yetkililerini dinliyor. Denetim elemanının yanlış
olarak yorumladığı uygulama hakkında şirketlerin savunmalarını dinliyor.
Yani bir tür mahkeme diyebiliriz. Eğer
şirketi haklı bulursa ceza olmadığına hükmediyor. Ceza birden fazla işlem için
yazılmışsa, cezanın hepsini değil, haklı
yazıldığına karar verdiği bir bölümünü uyguluyor. Taraf’ın haberinde de vergi
borcunun 7 milyon liraya düşürüldüğü belirtiliyor.
Vergi
uzlaşması üzerinde durulması gereken acil reform yapılması gereken bir alan.
Ama ne iktidar ne de muhalefet bu konuda hiç istekli değiller. Nedeni basit. Bir
siyasi rant alanı.
Ama
benim üzerinde durmak istediğim işin “ulvi tarafı”
Habere göre bazı Maliye bürokratları bu
ve benzeri vergi sıfırlamalarından rahatsız olunca, uygulamadan sorumlu olanlar
tepki göstermişler. Muhataplarına, “Siz
anlamazsınız. Bu adamlar kaç tane cami yaptırdı biliyor musun?” gibi
yorumlar yapmışlar.
Gerek bu haberden gerek duyduğum diğer uygulamalardan
vergi politikalarından sorumlu olanların bu tür “ulvi amaçları” olanlara yardım
edilmesini savunan bir anlayışa sahip oldukları anlaşılıyor. Eğer bu haberler ve diğer duyumlarım doğru
ise çok ama çok tehlikeli bir olayla karşı karşıyayız.
Öncelikle belirteyim. Bazıları öbür dünyayı düşünüp devlete para
ödemezken, diğerlerinin ödediği vergiyle devletten hizmet almaya kalkıyorlarsa,
bu en basit anlamıyla kul hakkı yemektir.
Yanı
sıra böylesi bir uygulamayla anayasadaki eşitlik ilkesi ihlal ediliyor, anayasal
bir suç işleniyor. “Ulvi amaçları” kim nasıl belirliyor?
Birine göre cami yaptırmak ulvi iken ötekine göre cem evi veya kilise yaptırmak
ulvidir.
Dahası
bu tür bir ayırım vergi adaletini de yok eder.
Böylesi uygulamalar yaygınlaşınca ortaya şöyle bir durum çıkar: Bir bölüm
vatandaş vergisini zamanında verecek, vatandaşlık görevini yapacak, ötekiler
önce dini vecibeleri için harcama yapacaklar, eğer paraları kalırsa devlete
vergi verecekler.
Vergi
vermeyince bari kamu hizmeti de isteme
Ama biliyoruz ki, önceliği öteki dünya
olan vergi vermeyenler de okula, hastaneye gidecekler. Emniyet ve savunma
hizmetlerinden yararlanacaklar. Afet
olursa “Bu Allah’ın bir hikmeti” deyip oturmayacak, aksine “Devlet nerede, niye
gecikti?” diye yardım isteyecekler.
Devlet, yeteri kadar vergi toplayamazsa
kamu hizmetlerini nasıl yapacak? Hepimiz çok iyi biliyoruz ki “Almadan veren bir Allah”. O zaman
devlet almak zorunda. Vergi toplamak durumunda.
Birileri
“ulvi amaçlar” nedeniyle, diğerleri “vergini TC ‘ye değil bana öde” diye devlete
vergi vermezse ne olur? Vatan sevgisi olmayan, vergi vermenin bir vatan, vatandaşlık görevi
olduğunu anlamayanlar çoğalırsa sonuç ne olur?
Kamudan hizmet almazlarsa, devlet harcama
yapmazsa bir şey olmaz. Aksi durumda kamu açık verir. Açık veren bütçe,
belediye yerli ve yabancı bankalardan borçlanır. Parası olana faiz ödenir.
Onlar biraz daha zenginleşirler. Gençler işsiz kalmaya, emekliler düşük maaşlı
yaşamaya vs. devam ederler.
Sayın Hakan bey,
YanıtlaSilEfendim bir süredir çok beğendim yazılarınızı bir hayranınız olarak okuyorum. Ancak burada durunuz. O kadar da uzun boylu değil. Ulvi amaç adı üzerinde ulvi bir amaçtır. Sadece yapanı değil müslüman dünyamızı da ilgilendirmektedir. Şimdi cami ile cem evini bir mi tutalım. Kilise ile camiyi bir mi tutalım.Bunalr eşit midir. Evet ise cevabınız. Yuh diyorum. En hafififinden yuhhhhh. Sizin ermeni dönmesi olduğunuzu söyleyenler demekki birşeyler biliyırmuş.... Siz isterseniz kiliseye gidin. Biz hükümetimizin bu ülke için ne ulvi şeyler yaptığının idrakindeyiz. Azıcık vergiden birşey mi olur.
Önce beğendiğiniz yazılar için teşekkürler.
SilAma bu yazıyı tam olarak yorumladığınızdan şüpheliyim. Ben önce vatandaşlık görevi olan vergilerin ödenmesini, sonra "ulvi amaçlar" için para harcanmasını savunuyorum. Birileri önce uhrevi amaçları için para harcayacaklar, vergi vermeyecekler, ama iş dünyevi tarafa gelince ödenen vergilerden pay isteyecekler. Bunun adı Ermeni, Hıristiyan, Alevi veya müslüman diğer kulların hakkını yemektir. Kısacası önce vatan.