Meclis’teki Mali Af Kanun Teklifine
ilişkin olarak bir kaç yazı yazdım. Genel olarak mali afların sakıncalarına ve
bazı maddelerdeki sorunlara değindim. Sayın Maliye Bakanı Şimşek, Plan ve bütçe
Komisyonunda vergi aflarına kendisinin ve Bakanlığın karşı olduğunu söylemiş.
İçim biraz rahatladı. Ama bakanlık dışında hangi güçlerin böylesine
kapsamlı bir yasa teklifini düzenledikleri insanın aklına takılıyor. Yoksa özlediğimiz, kuvvetler/ erkler ayrılığı hayata mı
geçmeye başladı? Yasama yürütmenin üstünde olduğunu, egemenliği temsil ettiğinin
farkına mı vardı? Böyle bir şey yoksa o
zaman hükümet ile AKP grubu arasında bir anlaşmazlık olduğunu söylemek yanlış
olmaz.
Ama ben işin bu tarafıyla değil KDV
affıyla ilgiliyim. Duyumlarıma göre
yasayla, tahsil ettiği KDV’leri devlete ödemediği için vergi incelemesi
sonucunda ceza alanların cezaları kaldırılıyor. TÜFE’ye endeksli bir
yeniden yapılandırma ile borcun ödenmesi sağlanıyor.
Son sözü şimdi söyleyeyim: TBMM devletten para çalanları af ediyor.
Şimdi bazılarınızın “Dur yahu, bu kadar sert olma. Ne demek
hırsızlık?” dediğinizi duyar gibiyim. Açıklayayım: Katma Değer Vergisi
(KDV) maliyet ve karın yani satış fiyatının üstüne konur. Satıcı 800 liraya mal
ettiği malın üstüne 200 lira kar koyar ve 1.000 liraya satar. Devlette satıcıdan, bu fiyatın üstüne,
yüzde 18 KDV ekleyerek satış yapmasını, müşteriden aldığı 180 lira vergiyi defterdarlığa
ödemesini ister.
Özetle 118 lira satıcının değil devletin parasıdır. Bu para her ne sebeple olursa olsun, zamanında devlete ödenmiyorsa
hırsızlık yapılıyor demektir. Ha elinize
silah alıp devletin kasasını soymuşsunuz ha tahsil ettiğiniz KDV’yi kasaya
yatırmamışsınız. Hiçbir farkı yoktur. İkisi de hırsızlıktır, ikisi de
soygunculuktur.
Bu yasayla TBMM silahlı soyguncuya
göstermediği anlayışı KDV soyguncusuna göstermektir. Mantık ne? Efendim bu ekonomik suçmuş. Ekonomik
nedenler, sıkışıklık olmasa KDV ödenirmiş. Ya silahlı soyguncunun da ekonomik
nedenleri varsa ne yapacağız?
İşin diğer bir tuhaf yanı da, her yerde “Hırsız var” diye bağıran
muhalefet, iş popülizme gelince hiç sesini çıkarmıyor. Beyler yol yakınken devleti soyanlara göz yummayacağınızı halka gösterin.
Aksi takdirde, diğer hırsızlara karşı yaptığınızı sandığınız mücadelenin
mantığı kalmaz.
İkinci konu: 2013 bütçe açığında gizlenen miktar
Hazine 2013 yılından devreden görev
zararı toplamını 3,2 milyar lira olarak açıkladı. Bu şu demek, devlet TCDD, TMO
ve TKİ gibi KİT’lere zarar etme görevi vermiş. Demiryollarına, ucuz yük taşı;
Ofis’e pahalı buğday al, ucuza sat; TKİ’ye halka bedava kömür dağıtımına destek
ol maliyetinden aşağı fiyata kömür sat, zararını Hazine’den, bütçeden
ödeyeceğim demiş.
KİT’ler verilen talimatı yerine
getirmişler. Oluşan zararlar hesap edilmiş, Hazine’ye bildirilmiş. Hazine geçen
sene 1,6 milyar liralık görev zararı ödemesi yapmış. Ama bütçe açığını büyütmemek için 3,2 milyar lirayı ödememiş, bu yıla
devretmiş. T. Kömür İşletmeleri, 1,8 milyar lira ile en büyük alacağı olan KİT.
Gelelim bütçeye. 2013 yılında TBMM’den geçen bütçe kanununa göre açık 34
milyar liraydı. Sonra başarılı bir performansla (!) açık 18,5 milyar lira
olarak gerçekleşti. Biz bütçe dışı işlemlere dikkat
çekmeye çalıştık. Ama kimse aldırmadı, Hazine’nin 3,2 milyar lira borcunda söz
etmedi. Piyasalar bayram etti. Yetkililer kanal kanal dolaşıp başarılarını
anlattılar.
Rakam bu ayın başında yayınlanacağı
için birçoğumuz gerçeklerin acı yanını unuttuk. Geçen yılki bütçe açığının yüzde 17,3’ü kadar bir miktarı daha açığa
eklemek gerektiğini şimdi anlaşılıyor. Hâlbuki bu kadar artsa bile yine de
TBMM’den geçen kanundakinden daha iyi performans söz konusu. Doğru veri neden
gizlenir anlamak zor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder