Türkiye artık eski Türkiye değil. Nüfusun büyük kesimi
kırsal kesimde yaşamıyor. Ama özellikle ekonomik nedenlerle güçlü bağlantıları
var. Bununla beraber, şehirleşmeden anlaşılması gereken, modern bir hayat tarzı
ve sosyo-kültürel yapıda anlamına da gelmiyor. Çoğunluğu varoşlarda, zor
şartlarda yaşam mücadelesi veren, ortalama okulluluk süresi 6,5 yıl olan,
düzenli bir işi olmayan, borçla yaşayan bir nüfus.
Onlara “survivor” demek daha
doğru. Her şart altında tek amaçları yaşamak.
Yrd. Doç. Dr. Murat Peker, 24 Mart tarihli Taraf gazetesinde
şu saptamayı yapıyor. “AKP’ye oy verenlerin önemli bir kısmı bu kesimden.
Kırdan kente-varoşlara gelenler biraz da geç kalmışlığın telafisi içindeler.
Kimi bunu mali olarak yapıyor, kimisi entelektüel, kimisi psikolojik…Tapelerde
görüyoruz ki, telafinin bir parçası da önemli miktarda yolsuzluk. Bu durumda
biri çıkıp “Bizi iktidardan göndermek istiyorlar, gidersek hep beraber batarız”
dediğinde çok kolay korkabiliyorlar.”
Ancak demografik olarak genç, dünyayla daha çabuk ilişki
kurabilen, tüketimi sevenlerin çoğunlukta olduğu bir yapının varlığı da
unutulmamalı.
Bu bağlamda, 2013
itibariyle toplam nüfusun yüzde 91,3’i il ve ilçe merkezlerinde yaşıyor.
İlginç olan, 2011 yılında bu oran yüzde 76,8. Adrese dayalı nüfus kayıtlarının
bu değişimde etken olduğu söylenebilir. Daha dikkat gerektiren bir yapı; nüfusu
600 binden fazla olan 32 ilde toplam
nüfusun yüzde 79’u yaşıyor.
Yukarıdaki saptamalar ışında seçim sonuçlarına bakarsak. Türkiye’de
kamuoyu yoklamalarının ne kadar sağlıklı olduğu daima tartışma konusu olmuştur.
Ancak en azından bir yön verdiğini söylemek yanlış olmaz.
Yayımlananlar arasında benim izleyebildiğim kadarıyla, 32 ilin;
AKP, İstanbul dâhil 11’inde;
CHP, Ankara dâhil 11’inde;
MHP üçünde; (Adana, Balıkesir ve
Manisa)
BDP ikisinde (Diyarbakır ve Van)
BBP birinde (Sivas) önde görünüyor.
Trabzon, Erzurum ve Samsun’da AKP ve
MHP; Mardin’de AKP ve BDP arasında kıyasıya bir yarış olduğu görünüyor.
Başkanların
kim olacağını bir kenara koyarsak,
seçmenin büyük çoğunluğunun yaşadığı
illerde AKP ve CHP arasındaki oy farkı azalmış gibi görünüyor.
Nüfusun yüzde 21’inin
yaşadığı kalan 49 ilde ise; Doğu ve Güneydoğu’da AKP ve BDP; İç
Anadolu’da ise MHP ve AKP arasında bir yarış var. MHP’nin oylarında, başta iç bölgeler olmak üzere Türkiye genelinde
önemli bir sıçrama olacağı tahmin ediliyor.
Bu bağlamda, Türkiye genelinde oy dağılımında (+/- yüzde 3
aralığında); AKP’nin yüzde 40’lar; CHP’nin yüzde 30’lar; MHP’nin yüzde 20’ler; BDP’nin
yüzde 8 civarında oy alacağı tahminleri ağırlık kazanıyor.
Eğer AKP ve CHP yüzde
30’lu, MHP yüzde 20’li düzeylerde bir oy alır ve Ankara’da değişim olursa; a) AKP
içinde bir arayış süreci başlayabilir, b)
Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve aday belirleme süreci belirsizliklerin biraz daha
arttığı bir dönem olabilir; c) Twitter,
Suriye, rüşvet gibi konularla beraber değerlendirildiğinde, bundan yabancıların
risk algılaması etkilenebilir.
Yazı kaleme alınırken henüz sosyal medyada çok spekülasyonu
yapılan, ses ve görüntü kasetlerinin henüz yayımlanmadığını hatırlamak gerek.
Eğer iddialar doğru çıkar ve seçmemin tercihlerini etkiyebilecek gelişmeler
olursa yukarıdaki tahminlerin geçersiz kalacağı muhakkaktır.
Ancak sonuç ne olursa olsun önümüzdeki dönemde siyasi
istikrar her zaman tartışma konusu olacak. Başta yabancılar olmak üzere
yatırımcıların risk algılamasını etkileyecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder