Ocak
ödemeler dengesi rakamları yayınlanınca birçok yorumcu hemen açıktaki azalmaya
vurgu yaptı. Bundan sonra açığın düşme eğilimde olduğu, fazla korkulacak bir
şey kalmadığı fikrini işlemeye çalıştılar. Bir anlamda yatıştırıcı söylemleri
öne çıkardılar.
Eğer
sadece mutlak büyüklük olarak bakarsanız bu yorumlara katılmak mümkün. Ekonomi
küçülme dönemine girdiği için daha az ithalat yapılıyor, dış ticaret açığı
azalıyor. Cari açıkta buna bağlı olarak düşüyor. Bu zaviyeden bakınca resim
güzel.
Ancak
biraz dikkatle bakınca resmin detaylarında başka şeyler de göze batıyor. Bazı
sorular sormak durumunda kalınıyor.
Sorulması
gereken sorular
Birinci soru: Aylık cari açığın toplamı 4,9 milyar
dolar. Ama Merkez Bankası kasasından çıkan döviz 5,8 milyar dolar. 900 milyon
dolar nereye gitmiş?
İkinci soru: Yanı sıra net hata noksan kaleminden bir
ayda Türkiye’ye geldiği anlaşılan para 2,2 milyar dolar. Bu parayı üstekine
ekleyin. O zaman soru değişir, 3,1 milyar dolar nereye gitmiş?
Asıl soru şu: Cari açıktan fazla döviz çıkışı olmuş.
Neden?
Eğer bu
soruya doğu cevap verebilirsek geleceğe ışık tutabileceğiz. Karar alıcılara
yardımcı olabileceğiz demektir.
Öncelikle
belirtelim. Sıcak para çıkmaya başlamış.
Yurt dışı yerleşikler hisse senedi ve kamu borç senedi satmışlar. Ayrıca
mevduatlarını çekmişler. Toplamı 2 milyar dolar civarında. Yani cari açık
rakamının üstüne bu ödemeleri yapmak için de bankalar döviz bulmak zorunda
kalmışlar.
Üstüne
bir de bankaların kısa vadeli
borçlarındaki geri ödemeleri ve döviz varlıklarındaki azalmayı ekleyince
pazılın parçaları tamamlanıyor.
Tamamlanıyor
demek rahatlamak anlamına gelmemeli. Daha sorularım bitmedi. Bundan sonraki aylarda da bu tür hareketler
devam eder mi? Olasılık nedir? Risk algılamasındaki değişim kalıcı mı?
Çin,
Kırım ve seçim sonuçları
Her
zamanki gibi dışarıya bakarak değerlendirmeye başlayayım. Gelişen piyasa
ekonomilerindeki durumun izlenmesi önemli. Bizim de içinde bulunduğumuz
kırılgan ekonomilere daha yakından bakmak lazım. Döviz girişindeki azalmanı
etkileri yaşanacak.
Şimdi
Çin ve Kırım’daki gelişmeler de dünyayı etkilemeye başladı.
Çin’de ekonomik yavaşlama, emtia fiyatlarında
düşüşe neden olacak. Bu bizim gibi ithalatçılara yararken, Brezilya, Rusya gibi
ihracatçıları olumsuz etkileyecek.
Yarın Kırım’da yapılacak referandum
sonrasında kuzey komşularımızda siyasi çalkantıların artması kuvvetle muhtemel.
Bağımsızlığını ilan eden veya Rusya’ya bağlanan Kırım, Karadeniz’de siyasi
tansiyonu yükseltecek. İstikrarsızlığı artıracak. Rusya ve Ukrayna ekonomileri
çalkantılı bir döneme girecekler.
Böylesi bir durumda iç siyasetin güçlü
olması arzu edilir.
Dışarıdaki negatif etkileri azaltmak için doğru ve hızlı kararlar alabilen bir
hükümet önemlidir.
Bizde ise durum biraz tersine gelişiyor.
Seçimler toplumda tam bir bölünmeye ve provokasyonlara açık hale getirildi.
Umarım siyasi ortam daha da kötüleşmeden seçimler yapılır. Çıkan sonuçlar
istikrara dönüşü kolaylaştıracak nitelikte olur.
Aksi
halde biz her ay cari açıktan daha fazla döviz çıkışlarını finanse etmek
zorunda kalırız. Böylesi bir durumda
döviz rezervleri bir kaç ay sonra suyunu çekebilir.
Sonrasını
yazmama gerek yok.
Hakan bey
YanıtlaSilBu yazıyı Mart 2015 itibarıyla güncellemenizi rica ediyorum.
Saygılar,
Engin Müftüoğlu