Siyaset yazmaya niyetli
değilim.
Sadece geçmişte yaşanan iki olayı hatırlatarak, bugün
yaşananlar hakkında siyasi bir sonuca varmaya çalışacağım. Doğal olarak
itirazlar olacak, “Bununla onların ne ilgisi var?” gibi sorular aklınıza
gelecek.
Ama ben hatırlatmamı
yapayım, sonuca siz yine de yorum yapın.
2000 yılı nüfus sayımında fazla çıkan nüfus
Devlet 2000 yılında
Genel Nüfus Sayımı yaptı.
Merkezi bütçeden yerel yönetimlere aktarılan kaynak nüfusa
göre ayarlandığı için bazı yerel yöneticiler, İller Bankası’ndan daha fazla
kaynak alabilmek amacıyla sayımda hile yaptılar. Bu benim iddiam değil. O zaman Devlet İstatistik Enstitüsü’nden
sorumlu olan devlet bakanı Tunca Toskay’ın açıklaması. Toskay, 73 ildeki 2290 yerel yerleşim yerinin nüfuslarının incelemeye
tabi tutulduğunu belirterek, hatalı ve mükerrer yazımların düzelttiğini belirtmişti.
Sayın Bakana göre 3 milyon 552 bin kişi fazla sayılmıştı.
Bazı nüfus bilimciler
ise, fazla sayımın bunun iki katı, 7 milyon kişi olduğunu ileri sürdüler. Bu savı ileri sürerken, yedi yıl sonra, 2007
yılında sayılan nüfusun 70,5 milyon olmasından yola çıktılar. Yıllık ölüm
istatistiklerini kullanarak yaptıkları hesapları kullandılar. Sonuç 2000 yılı
sayımındaki hatanın bakanın söylediğinden daha büyük olduğu yönünde.
İster 3,5 ister 7 milyon
kişi olsun. Bunu yapan kim? Önce evlere
tek tek gidip kayıt yapan öğretmen, memur, emekli, yani okumuş insanlar. Onları
yönlendirenler kimler? Muhtar, belediye başkanı ve diğer kamu görevlileri.
Devlet olayın farkında mı? Evet. Bakan açıklama yapıyor. Devlete yalan
beyanda bulunmak suç mu? Kesiklikle evet.
Peki, cezalandırılan olmuş mu? Hayır.
Kimi cezalandıracaksınız?
Tüm mahalleyi mi? Beldeyi mi? DİE sorumlularını mı?
O zaman durum şöyle
açıklanabilir sanırım: Hep beraber bir araya gelinmiş köye, mahalleye, beldeye,
ilçeye haksız yere daha fazla kamu kaynağı aktarılması amacıyla yalan
söylenmiş. Bir anlamda, insanlar bir
araya gelmişler devlet soymaya çalışmışlar.
Son cümle ağır mı oldu?
O zaman ikinci örneği
hatırlatayım.
Doğrudan Gelir Desteği (DGD) ödemeleri
1999 yılında Dünya Bankası’ndan alınan bir borçla, tarım
arazilerinin kayıt altına alınması amaçlandı. Çiftçiye toprağını kaydettirmesi durumunda, dönüm başına
ödeme yapılacağı duyuruldu. Amaç tarım alanının büyülüğü, toprağın yapısını ve
hangi ürüne daha elverişli olduğunu saptamaktı.
Polatlı, Serik,
Manavgat, Adıyaman Merkez ve Kâhta, Akçaabat, Sürmene’de pilot uygulamalar
başlatıldı. İlk yılın sonunda,
Polatlı’da 2 bin kişinin başvurması beklenirken 8 bin kişi başvurdu. Beyan
edilen arazi büyüklüğü ilçenin resmi kayıtlarının dört katına karşılık
geliyordu. Aynı durum Adıyaman Merkez ve Kâhta’da yaşandı.
Durumu Dünya Bankası’nın
yabancı uzmanlarına açıklamakta ciddi sıkıntılar ortaya çıktı. Her iki örnekte de, devletten daha fazla
para alabilmek için yalan beyanda bulunulmuştu. Bunu “elin gâvuruna !” nasıl
izah edebilirsiniz?
Ama kendi içimizde
işimiz kolay. Çünkü “Devletin malı deniz
yemeyen domuz” gibi bir özdeyiş aklımıza geliyor. Hemen kendinize
soruyorsunuz: “Çoğunluğunun Müslüman
olduğu söylenen bir ülkede, kim domuz olmak ister?”
Öyleyse, gelecek seçimlerde ses bantlarından etkilenerek oy
verecek olanların sayısı çok fazla olamayacak dersek yanlış olmaz.
Ben umudumu kaybetmek istemiyorum. İlahi adalete ve turk mıletıne guvenmek istiyorum. Gecmişte anapı bugun akepeyı kullanan milletın yeni kullanacak bır parti bulacağına inanıyorum. Zira artık bu parti veya cemaat vasıtası ile daha fazla götüremezler...
YanıtlaSilGüven konusunda ben de aynı yerdeyim. Yorum için teşekkürler.
SilDoğru yazmışsın üstadım da
YanıtlaSilEy Hocanın Referandumda "Mezardakilere bile oy" fetvasının etkisini bu analize katmak gerekmez mi?
Alper
Elinize sağlık hocam, yazılarınızı keyifle okuyorum Bence, seçimler izlediğimiz adli olaylardan "bir şekilde" etkilenecek hocam zira AKP yoruldu ve/veya gorevini tamamladı Bence düşünülmesi gereken konular; yeni yerel yöneticilerimizin vatandaşın yönetim süreçlerine katılımcılığını teşvik eden ve kamu yararını öne çıkaran çalışmalarını nasıl sağlayabileceğimiz olmalı, sizce de öyle değil mi ? - Peker
YanıtlaSil