23 Şubat 2014

Mega yatırımlara kaynak var mı?

Seçim ortamına girdiğimizden bu yana, projeler havada uçuşuyor. Öyle ki, Ankara Belediyesi inşaatı devam eden proje için bitmiş algısı yaratan bir reklam bile hazırlamış. Her zamanki gibi sözlerin, vadelerin bini bir para. Seçmenin kime oy vereceğine karar verirken daha çok yatırım yapanı tercih edeceğine inanılıyor.

Kısmen doğru. Özellikle şehrin varoşlarında yaşayan, refahtan yeteri kadar pay alamayanlar için böylesi sözler umut vaat ediyor. Kendisi doğrudan vergi mükellefi olmadığı için yatırımlar için yapılan harcamaları ve borçlanmaları sorgulamak aklına bile gelmiyor.


Seçmenin yatırımlardan hoşlandığını bilen hükümet, Gezi Eylemleri ve 17 Aralık soruşturmalarının bir amacının da mega projeleri baltalamak olduğunu ileri sürüyor. 3. Havaalanı, Kanal İstanbul gibi büyük altyapı projelerinin engellendiğini söylüyor. İç kaynakların yeterli olmadığını bildiği için dış kaynak arayışını kolaylaştırmaya çalışıyor. Bol keseden Hazine/kamu garantisi veriyor.

Bu olaylar olmasaydı, özel sektörün mega projeler için kredi bulabilecek miydi?

Öncelikle hatırlamakta yarar var. Bankacılıkta bir kural vardır: Projenin tüm maliyetini banka üstlenmez. Buna örnek olarak konut kredileri verilebilir.
Proje risk değerlemesine göre belli bir yüzdesi kadar müşterinin öz kaynak kullanması istenir. Böylelikle riskleri üstlenici ile banka paylaşmış olurlar. Aranan öz kaynak oranı, büyük projelerde genellikle, yüzde 30 civarındadır.

O zaman gelin basit bir hesap yapmaya çalışalım.

Önce ne kadar proje stokumuz var ona bakalım. 2023 Hedefleri kapsamında konuşulan, Mega projeler dahil, YİD ve Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) altyapı projelerinin toplamının yaklaşık 200 milyar dolar olduğu söyleniyor. Bunun için özel sektörün 60 milyar dolar öz kaynak, 140 milyar dolar kredi bulması lazım.

Yanına elektrik ihtiyacı için gerekli yatırımları koyalım. TEİAŞ verilerine göre gelecek on yılda 120 milyar dolarlık yatırım yapılmazsa, elektrikte arz, talebi karşılamayacak. Açık ortaya çıkacak. Elektriksiz kalacağız.

Kamu enerji piyasasından çekilmeye başladığını özelleştirme politikasıyla gösterdi. Burada da özel sektör yatırımlarına gereksinim var. Yani 36 milyar dolar öz kaynak, 84 milyar dolar kredi bulunacak.

Bir ara toplam yapalım. Diğer sektörleri biran için unutun. Sadece altyapı projeleriyle ilgilenen özel sektör, on yılda 96 milyar dolar öz kaynak yaratacak. (Tabi eğer yüzde 30 öz kaynak, kreditör bankalarca yeterli görülürse) Yanı sıra, 224 milyar dolarlık yeni kredi bulacak.

Eski yüksek döviz borçları dururken yeni kredi bulmak kolay değil

“Bunda ne var toplamları on yıla böl. Rakamları bu kadar büyük gösterip moral bozma.” diyebilirsiniz.

O zaman başka bir veriyi daha hatırlamakta yarar var. Hazine rakamlarına göre; Türkiye 2014-2017 yılları arasında toplam 181 milyar dolar, sonrasında da 162 milyar dolar dış borç ödeyecek.

Sonrasını da eklersek, yaklaşık on yıllık vadede özel sektörün toplam dış borç geri ödemesi 220 milyar dolar kadar.

Diğer bir yaklaşımla, mega projeler için dış borç aramak zorunda kalan üstlenici şirketler bankalara gittiklerinde önce bu geri ödeme rakamları gündeme geliyor. Sonra yeni kredi talebi konuşuluyor. Bir anlamda yabancı kreditörler, Türk özel sektörü için; 224 + 220 = 454 milyar dolarlık risk hesabı yapmaya başlıyorlar. Buna kamunun ve diğer sektörlerin borç talebini eklemeyi unutmayın.


FED’in dolar musluklarını kısmaya başladığı bir dönemden geçiyoruz. Üstelik ülke “kırılgan beşli” listesinin başında yer alıyor. Dünyada böylesi gelişmelerin yaşandığı bir ortamda özel sektörün bu kadar büyük kaynak bulması, iç siyasi çekişmeler olmasa da çok zor. Hatta imkansız.

2 yorum:

  1. Sevgili Hakan kutlarım, çok güzel yazmışsın.
    Enerji ve diğer PPP veya Kamu - Özel İşbirliği projeleri içen daha önce çok eleştirilen Hazine garantisi veya alım garantisi sağlamak gibi yeni çalışmalar yapıldığı biliniyor. Aktarmak istedim.

    YanıtlaSil
  2. Teşekkürler Hocam. Yeni garanti yeni yük demektir.

    YanıtlaSil