2014
yılının ilk Para Politikası Kurulu toplantısı haftaya yapılacak. Diğerlerinden
faklı olarak döviz kurlarının rekordan rekora koştuğu, siyasetin gerildiği
dönemdeki bu toplantıdan beklentiler yüksek.
Beklentisi
olan kesimlerin arasında ithalatçılar, ihracatçılar kadar döviz borcu olan
şirketler ve yabancı yatırımcılarda var. Yabancılar için birçok açıdan önemli
olan bu karar, bu defa 27 Ocak’ta yapılacak Hazine ihaleleri açısından da önem
taşıyor.
Önce bir
konuya açıklık getirmemde yarar var. 1994 ve 2001 Krizlerindeki deneyimlerinden,
iç borçlanma sisteminin nasıl çalıştığını iyi öğrendiğimi söyleyebilirim.
Ortalığın sislerle kaplı olduğu günlerde Hazine ihaleleri önemli işaret
fişekleridir.
Bu
bağlamda ay sonundaki ihaleye neden önem
verdiğimi özetleyeyim.
TCMB
verileri yabancıların Mayıs başından buyana 21 milyar dolarlık devlet iç
borçlanma senedini (DİBS) ve 28 milyar dolarlık hisse senedini elden
çıkardıklarını gösteriyor. Türkiye’deki toplam portföylerini 50 milyar dolar
kadar azaltmışlar. Beğenmedikleri bir şeyler olduğu belli.
“Bunun
gelecek ihale ile ilgisi ne?” demeyin. Hazine ay sonunda 9,5 milyar liralık
yüklü bir ödeme yapacak. İhaleden yeteri kadar borçlanamazsa kasasından
yiyecek. Şimdilik parası var. Biraz buna
güvenerek olsa gerek, kâğıtlar uzun vadeli.
Uzun
vadeli enstrümanlarda yabancıların ağırlığı yadsınamaz. 10 Ocak itibariyle
toplam iç borç stokun yüzde 57’sinin vadeye kalan gün sayısı 24 aydan uzun. Bu kâğıtların
yüzde 26’sı yurtdışında yerleşiklerin mülkiyetinde. Daha önemlisi yabancılar bugüne kadar, en çok uzun vadeli kâğıtlara
yatırım yapmayı tercih etmişler. Taşıdıkları 50,4 milyar dolarlık DİBS’in yüzde
56’sının vadeye kalan gün sayısı iki yıldan çok.
Böyle bir
ortamda ihalelere yabancıların iştahında bir değişim olmamalı. Risk
algılamaları eskisinden daha olumlu olmalı.
Olursa ne
olur? Dünyada faizler yükselme trendinde.
İçeride de bir yandan gittikçe sertleşen bir siyasi ortam diğer yandan
makroekonomik dengelerde beklentilerin bozuluyor. Böylesi bir durumda
sadece yabancılar için değil yerli yatırımcılar için de bir ışığa ihtiyaç var.
O ışığı
önce Merkez Bankası vermek durumunda.
Ama
yetmez. Siyasetteki setliğin ve
belirsizliğin olabildiğince hızlı bir şekilde sona erdirilmesi gerekiyor.
Çünkü
artık yurtdışındaki yatırımcılar artık sadece ekonomik verilere bakarak risk ve
getiri hesabı yapmıyorlar. Siyasette
anlamakta zorlandıkları “çete, paralel devlet, darbe” gibi söylemler var. Artık bunlar bitmedikçe, sadece para politikası
kararlarıyla onların risk algılamaları değişmeyecek.
Yabancıların
risk iştahı azalırsa önce ihaleye olan ilgileri azalabilir. Yanı sıra teklif
edecekleri faizleri yükseltirler. Hazine ilk başta faiz yükseltmemek için
teklif edilen miktarın bir kısmını alır. O hafta için sorun olmaz. Ama sorunlar devam ederse sonraki ihalede
işler daha sıkıntılı olabilir. Faizlerin yönü değişebilir.
Dolayıyla
işler daha zorlaşmadan, çok geç kalınmadan, ekonominin gerçeklerine göre karar
alınmakta büyük yarar var.
Pek fazla birşey anlamasamda genel hatlariyla ne anlatilmaya calistigini anladim baba elerine saglik
YanıtlaSil*anlamasam da
SilMerkez Bankası kararının Hazine ihalelerine de etkisi olacak
YanıtlaSilYurt dışındaki vatandaşlarımıza hazine bonosu satarız , daha önce yapıldı .Katkı sağlamaz mı? Ne dersiniz?
YanıtlaSilArtık oralarda da işler eskisi kadar kolay değil.
YanıtlaSil