Dışa açık ekonomilerde merkez bankaları döviz
biriktirmek zorundadırlar.
Örneğin petrol ithalatçısına döviz yok demenin
ne anlama geldiğini bizim nesil iyi hatırlar. Hey gidi günler hey. 1979 yılında
Ankara’da deposunu doldurduğum arabaya Samsun’a kadar benzin bulamamıştım.
Samsun’da park etmeye yetecek benzin kalmayınca arabayı iterek park etmiştik.
Dışa
açıklık sadece dış ticarette değil, kambiyo işlemlerinde de önemli.
1989 yılında kambiyo rejimi bir gecede serbestleştirildi.
O güne kadar insanların cebinde bir ABD doları taşıması yasakken aniden tüm
döviz işlemleri serbest oldu. Yüksek enflasyon nedeniyle zaten Türk Lirası
kullanmaktan hoşlanmayan ekonomik birimler hızla dolara yöneldiler. Alış verişe
döviz hâkim olmaya başladı. Artık kamu ihalelerinde bile Türk Lirası değil
döviz üzerinden teklifler alınıyordu.
Ekonomi,
ne yazık ki, bu yapısal değişikliğe hazırlıksızdı. Özellikle
kamu açıkları ve bankacılık sisteminin döviz pozisyonu açığına çözüm
bulunmamışken ekonomi tamamen dışa açıldı. Diğer bir deyimle daha mendirek
duvarları yapılmayan liman, kruvazör turizmine açıldı. Fırtına çıkınca dev gemi
limana yanaşamadı.
Sonuç,
önce 1994 Krizi, ardından küçük krizler ve sonrasında 2001 çöküşü.
Yeniden yapılanma programıyla yapısal önlemler
olabildiğince hayata geçirildi. Ama o güne kadar dalgalı olmayan döviz kuru,
serbest dalgalanmaya bırakıldı. Bundan amaç zaten azalmış olan döviz
rezervlerinin tamamını kaybetmemekti.
Ekonomiye güven gelince bıyıklı ve bıyıksız
yabancılar dışarıdan para getirmeye başladılar. TC Merkez Bankası da bu ortamın
doğal bir sonucu olarak döviz rezervlerini artırmaya başladı.
Aşağıdaki
tabloda yıllar itibariyle TCMB’nin net ve brüt döviz rezervleri görünüyor.
Görüldüğü gibi ilk hareketten sonra 2005-2007 arasında, dünyadaki döviz
bolluğundan yararlanarak Merkez Bankası’nın döviz biriktirme performansı iyi.
Ancak
net döviz rezervlerinde 2010 yılından sonra bir azalma eğilimi gözleniyor.
Bu
arada brüt ve net arasındaki fark şu. Net TCMB’nin kendi
birikimi. Diğer bölümü, Merkez Bankası, bankaların
rezerv ihtiyaçlarının bir kısmını Türk Lirası yerine döviz olarak tutma hakkı
tanıyor ve onlardan döviz topluyor ve brüt rakama ulaşılıyor. Başka bir
deyimle, rezervlerin büyük bölümü bir anlamda bankalardan alınan borç. Eğer
bankalar parasını geri isterse Merkez Bankası dövizlerini onlara geri vermek
durumunda.
Dolayısıyla Merkez Bankası’nın kendine ait net
rezervleri 2013 sonu itibariyle 48 milyar dolar kadar.
Şimdi sorun şurada. Dışarıda dövizin azaldığı bir dönemde bizim rezervlerimiz azalıyorsa,
sonucu ne olur? Cevabı basit. Eğer
başka önlemler alınmazsa döviz kuru yükselmeye devam eder. Merkez Bankası da
artışın hızını dizginleyebilmek için rezervlerinden döviz satışı yapar.
Ama
nereye kadar?
Bunun da bir sınırı var. Net döviz
rezervlerindeki erime hızlanmaya ve yabancılar endişelenmeye başlayınca bu
hareket sona ermek zorunda.
Yoksa sonrası
Allah kerim.
Tablo:
TCMB Uluslararası Döviz Rezervleri (Milyar Dolar)
ULUSLARARASI REZERVLER
|
DEĞİŞİM (%)
|
|||
YILLAR
|
NET
|
BRÜT
|
NET
|
BRÜT
|
2001
|
-2,7
|
19,9
|
||
2002
|
11,4
|
28,3
|
520,9
|
42,0
|
2003
|
16,8
|
35,3
|
47,5
|
24,7
|
2004
|
20,3
|
37,6
|
20,8
|
6,7
|
2005
|
37,3
|
50,2
|
83,6
|
33,5
|
2006
|
45,5
|
60,7
|
22,1
|
20,8
|
2007
|
56,6
|
74,7
|
24,3
|
23,0
|
2008
|
56,9
|
72,9
|
0,7
|
-2,3
|
2009
|
57,3
|
74,8
|
0,6
|
2,6
|
2010
|
63,3
|
86,0
|
10,5
|
14,9
|
2011
|
50,6
|
87,8
|
-20,1
|
2,2
|
2012
|
53,6
|
122,1
|
6,0
|
39,0
|
2013
|
48,3
|
132,9
|
-9,9
|
8,8
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder