Dış
dünyaya açık, sermaye hareketlerinin tamamen serbest olduğu bir ekonominin en
önemli göstergesi döviz dengesidir. Ödemeler dengesi istatistiklerini derleyen
merkez bankaları, döviz ihtiyaçlarını tahmin ederler. Eğer ülkeye gelen döviz
ile ülkeden çıkan döviz arasında geçici bir uyumsuzluk varsa, rezerv kullanarak
kur dalgalanmalarını önlemeye çalışırlar.
Mücadelede en kritik
olgu “geçiciliktir”. Sorun kalıcı,
yapısal ise merkez bankalarının yapabileceği çok fazla bir şey yoktur.
Böylesi bir durumda çözümü hükümetler bulur. Yapılması gerekenler listesini
siyasiler hazırlar.
Kısa vadede,
uluslararası döviz rezervleri, merkez bankalarının kur istikrarını sağlamak
için kullandıkları en önemli silahtır.
Ama
hangi rezerv? Medyada genellikle brüt rezerv rakamları yayınlanır. Bugünlerde
100 milyar dolar civarında olan bu rakam bize her şeyi göstermez. Çünkü bu
dövizlerin bir kısmı bankalara aittir. Bankalar, mevduatların bir kısmını zorunlu
olarak TCMB’de tutarlar. Özetle bu para bankalara aittir. Bir mevduat çekilmesi
olması durumunda otomatikman merkez bankasından dövizlerini alabilirler.
Dolayısıyla brüt
döviz rezervlerine göre değil, munzam karşılıkları için tutulanları çıkararak
hesap yapmak lazım. Kur savaşına girecek merkez bankasının cephane olarak
kullanabileceği döviz bunlar.
Aslına
bakarsanız dalgalı kur uygulanan ekonomide, döviz rezervine gerek yok. Baskı
gelince kur serbest dalgalanmalı. Aşağı veya yukarı ne yöne gederse gitsin
denmeli. Ama olmuyor. Özel sektörün dış borcu
patlamış. Kur artışından en büyük zararı onlar dolayısıyla ekonomi görüyor.
Peki,
“ideal rezerv miktarı ne kadar olmalı?”
derseniz. Çok kesin bir kural olmamakla beraber, üç aylık dış borç ödemesi ve
ithalat miktarı kadar olsa iyi olur deniyor.
Aralık
– Aralık ödenmesi gereken dış borç toplamı 170 milyar dolar kadar. Borçların
kamuya ait olan bölümü 23 milyar dolar. Bütçeden
ödenecek kısmı ise sadece 4,5 milyar dolar kadar. Gerisi kamu bankalarının dış borç geri ödemeleri.
Küçük
bir miktar da TCMB’nin geri ödemesi var.
Özel sektör, 140
milyar dolar dış borç ödeyecek. Bunun 90 milyar dolar kadarı finansal
kuruluşlara ait. Kalan 50 milyar doları reel sektörün dış borç geri ödemesi.
Bunların
toplamının üstüne 30-35 milyar dolar
civarında olacağı tahmin edilen cari açığı da ekleyin. Toplam döviz
ihtiyacına, yaklaşık 205 milyar dolar desek yanlış olmaz.
O zaman üç aylık ihtiyaç yaklaşık 50 milyar
dolar olur.
Şimdi
TCMB’nin cephane durumuna bakmakta yarar var.
TC
Merkez Bankası’nın kasanında sadece 25,6 milyar dolar net rezerv bulunuyor. Aşağıdaki
Grafikten de görüldüğü gibi, bu miktar, 2011yılından Mart başına kadarki son
beş yılın en düşük düzeyi. Anlaşılan seçim ortamına girilince ülkeden giden
sıcak para yatırımcısına döviz buradan verilmiş. Dolayısıyla kalan para değil, yukarıda değindiğim gibi üç aylık
ihtiyacı, yarısını bile karşılamaktan uzak. Bu da hiç hoş bir durum değil. Kırılganlıkları
artırıyor.
Hakan Bey,Konuyla ilgili değil ama bütce 2 aydır fazla veriyor.
YanıtlaSilBu durumun hikmeti nedir?
Saygıyla
Sevgili Hakan,
YanıtlaSilYazılarını her zaman; zevkle, dikkatle ve öğrenerek okuyorum. Bu TCMB' nin brüt -net döviz rezervleri konusunda bir az farklı düşünüyorum. Net rezervi TCMB'nin kendi malı olan karşılığında ₺ ödenerek alınmış döviz olarak anlamak gerekir sanırım, buna Banka'nın pozisyonu da diyebiliriz. Bu tutar doğal olarak kur riski taşır. Bu miktara TCMB'nin çeşitli şekillerde ödünç-emanet aldığı dövizi ekleyince Banka'nın brüt rezervine ulaşırız sanırım ve bu tutarın tamamı gerektiğinde " cephane" olarak kullanılabilir. Yanlış hatırlamıyorsam eskiden Banka'nın rezervleri içinde görünen ve fakat serbestçe kullanılamayan oldukça küçük bir miktarda "Dresdner" hesabı vardı. Şimdi sanırım yok. TCMB'nin kural koyuculardan biri olduğunu da düşünürsek Banka'nın elinin nispeten bu anlamda da rahat olduğunu düşünebiliriz sanırım. Yani icabında TCMB rezervlerinin tamamını kullanabilir. Elbette bunu daha sonra bir şekilde geri ödemesi gerekir. Olaya bir ticari bankacı mantığıyla bakıyorum ama TCMB'nin durumunun da çok farklı olmadığını hatta isterse Türk bankalarına karşı olan yükümlülükleriyle ilgili kuralları değiştirebilme avantajına sahip olduğunu düşünüyorum. Bilmem ne dersin?
Tamamini kullanamaz da bankalara kullandirtabilir, ozellikle devlet bankalarina. Ama o net rezervlerin uzerindeki rezervlerin onemli bir kismi (hepsi degilse), bankalarin disariya olan borcu. Iceride satarlarsa, bankalarin baslarina is gelir.
SilSimdi bu cumleyi acmaniz gerekiyor."dovize yatirim yapmak isteyen kucuk yatirimci dikkatli olmali, kayiplar olabilir "
YanıtlaSilEger kasada doviz yoksa, devlet veya MB ihtiyac halinde dovizi serbest piyasadan almak zorunda bu durumda doviz fiyatlari artar.
Eger dovizi yurt disindan faiz karsiligi alirsa maliyet artacagi icin doviz fiyati yukselir.
Bu sartlar altinda dovize yatirim yapan nasil kaybeder ???