Bütçeler, iktidarların bir yılda yapacaklarını özetleyen
önemli bir politika belgesidir. Çağdaş demokrasilerde vatandaşlar, ne kadar
vergi vereceklerini, bütçe harcamalarının nerelere yapılacağını merak ederler.
Çünkü vergi verirler. Çoğumuz doğrudan vergi vermediğimiz için bizde bu tür bir
merak oluşmamıştır.
Yine de gelin bütçenin içeriğine kısaca bir bakalım.
Bütçe hazırlanırken gelir ve gider kalemleri dört ana ekonomik değişkene dayandırılır:
Kur, enflasyon, faiz ve büyüme.
Kurlardan
başlayalım. 2015 yılında ortalama 2,72 lira olan dolar kuru, bu yıl 2,99 lira
olacakmış. Yani % 10,3 artacakmış. Yılın başında 3 lirayı geçen kurun bu
ortalamaya ulaşması için yıl sonunda 2,90 TL civarında olması lazım. Olur mu?
Gelelim enflasyona.
2015 sonunda % 8,8 olan TÜFE’ye, asgari ücrete gelen zam ve sigara,
elektrik gibi artışların etkisiyle % 1,5
-2 kadar ek yük gelecek. Yani şimdiden % 11’e yaklaşacak. Ama 2016 hedefi %
7,5. İç talebi kısmaz, faizleri yükseltmezseniz bu hedef hayal.
Diğer ana değişken faiz
konusunda bütçede bir rakam yok. Ancak kur ve faiz böyle olunca faizlerin de ne
kadar gerçekçi tahmin edildiği ortada.
Büyümeye bakalım.
Bu yıl % 4,5 olacakmış. Nasıl mı? Özel sektör, az tüketecek, tasarruflarını
milli gelirin yüzde 1’i kadar artıracak ve yatırım yapacak. Asgari ücret artığı
için ve daha rahat tüketici kredisi alınabileceği için vatandaş iç tüketime
yönelecek.
Olur mu? Olabilir. TÜİK
yeni milli gelir serisini bu yılın Haziran ayında açıklayacakmış. Tahminler
durduğumuz yerde % 25-30 kadar büyüyeceğimiz doğrultusunda. Böylelikle kişi
başına düşen gelir de artacak. Dahası, Kamu borcu / Milli gelir oranı gibi
oranlar düşecek. Bakın AB/D ‘den daha az borçluyuz söylemeleri başlayacak.
Bu varsayımlarla gelir tahmini yapınca, özellikle KDV ve ÖTV
gibi dolaylı vergilerdeki artış doyurucu oluyor. Toplam yıllık gelir artışı 57 milyar TL. Bunun 17,4 milyar lirası
gelirden ve kurumsal vergiden, 21 milyar lirası KDV ve ÖTV’den, 14 milyar
lirası ithalden alınan KDV’den, 4 milyar
lirası frekans ihalesi gelirlerinden, 4,7 milyar lirası da özelleştirmeden.
Bir rakama dikkat.
İthalat yıllık olarak yüzde 1,7 artacak, kur % 10 kadar yükselecek ama ithalden
alınan KDV % 17 yükselecek. Burada açıklanması gereken bir şey var.
Harcamalar TBMM’de
değişeceği için detaylar henüz yayımlanmadı. Bu bağlamda ana kalemler
olarak bakarsak, sosyal güvenlik
kurumuna yapılan transferler 102,3 milyar liraya (GSYH’nin % 4,63)
ulaşıyor. Geçen seneye göre önemli bir artış.
Personel harcamaları
ve cari transferlerdeki artış dikkat
çekici. İlki yüzde 18,2 ikincisi % 19,1 büyüyor.
Buna karşılık 2016 yılında yatırımlar, geçen yıla göre % 9 azaltılacakmış. Dahası; KÖYDES, BELDES, TÜBİTAK ARGE, Kalkınma
Ajansları ve İller Bankası’na verilen paralar geçen yıldan % 28 daha az
olacakmış. Hani ARGE’ye verilecek destek artacaktı?
Sosyal güvenliğe yapılan transferlere, İşsizlik Fonu
harcamalarındaki hızlı artışa, personel harcamalarının yıllık değişimine
bakınca bütçe otomatik stabilizatörleri
çalıştırılıyormuş izlenimi doğuyor.
Yani, ekonominin küçüldüğü, yeteri kadar büyümediği dönemlerde
kamu harcamaları geliri düşük sosyal kesimlere yönlendirilir. Onların yapacağı
tüketim harcamalarının ekonomik büyümeyi tetikleyeceği düşünülür. Hele bir de
referanduma gidilecekse, geniş seçmen kitlelerini oldukça etkileyecek bu tür
harcamalar, bütçede esnekliği yok edecektir. Çok açıldık biraz azaltalım
anlayışı olmaz, bütçe açığı büyür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder