Yunan
halkı borçlara ve istikrar önlemlerine karşı tutumunu ortaya koydu. Avrupalı
ortaklarına rest çektiler. Daha doğrusu Almanlara, “şartlarınızı kabul
etmiyoruz” mesajı gönderdiler. Sonuç ne olur yakına göreceğiz.
Ben borç bağlamında, içeride üzerinde çok durulmayan bir konuyu ele alacağım.
Önce
kamu borçlanması konusundaki bir genel kabulü belirteyim. Kamu kurumlarının uzun vadeli borçlanmaları her zaman bir sonraki
siyasetçi ekibe sorumluluk bırakma anlamına gelir. Dolayısıyla kamunun
borçlanması titizlikle izlenmesi gereken bir olaydır. Devletteki hiçbir
kurum sadece siyasi amaçlarla ve/veya tüketim amacıyla borçlanmamalıdır. Böylesi
borçlar, geri ödeme zamanı geldiğinde büyük sorunların kaynağı olurlar.
Şimdi
gelin belediyelerin borçlarına
bakalım.
Veriler
Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü’ne ait, 2006-2014 yılları arasını
kapsıyor. Belediyelerin toplam iç ve dış
borçları 2006 yılında 21 milyar lira kadarmış. Geçen yılsonunda 54 milyar
lirayı geçmiş. Artış yüzde 157’den fazla.
Bundan
daha önemlisi bankalara olan borçlardaki artış.
Aşağıdaki grafik her
şeyi özetliyor.
2006 yılında belediyelerin bankalara olan borçları sadece 1,3 milyar liraymış.
2014 sonuna gelindiğinde 12,5 milyar lirayı geçmiş. Artış oranını yazmaya elim
varmıyor.
Dahası,
banka borçlarının toplam borçlar içindeki payı yükselmeye başlamış. Verilerin yayımlandığı ilk yıllarda, toplam
borçların sadece yüzde 6,3’ü banka borcu iken, bu oran yüzde 23’ü aşmış.
Artış hızına dikkat edin.
Banka borçları neden
önemli?
Belediyelerin
borçlarının çoğu devletin diğer birimlerine. Bunlardan vergi ve SGK borçları,
zamanı gelinince yeniden yapılandırılır, bir kısmı silinebilir. Bu adetten bir
uygulamadır. Yanlıştır, mali disipline
bozar. Ama uzun yıllardan beri uygulanmakta olduğu için sıradanlaşmıştır.
Hiçbir belediye nakit akışını düzenlerken bu borçlarına öncelik vermez.
Bununla
beraber banka borçları için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Bankalar taksit
günü geldiğinde belediyenin kapısına dayanırlar. Tahsilat yapamazlarsa uymak
zorunda oldukları kurallar vardır. Çok fazla gecikmeye tahammülleri yoktur.
İlginç
olan şey hem belediyelerin hem de bankaların bu gerçekleri bilmelerine rağmen
borçlanmaya devam etmeleridir. Görünen o
ki, “Tarzan zorda”.
Borç
veren bankalar hakkında fazla bilgi olmadığını belirteyim. Eğer krediler kamu bankalarından alınıyorsa işin rengi biraz değişir.
Çünkü onlar borçlarını ödeyemeyen belediyelere baskı uygulamakta zorlanırlar.
Özellikle borçlu belediye iktidar
partisinden ise işi biraz daha güçleşir. Tahsilatta aksama olursa
bankaların mali durumu olumsuz etkilenebilir.
Tabi
bunların hepsi birer varsayım. Tek doğru olan şey belediyelerin mali
durumlarının her geçen gün biraz daha bozulduğu. Böylesi bozulmaların bir doğal sonucu var: Yük er ya da geç Hazine’nin
üstüne kalacaktır.
Yani
kurtulduk sanmayın, sonunda yine bizler ödemek zorunda kalacağız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder