Gümrükler kevgire mi
döndü?
Gümrüklerdeki
son nakit girişi işlemlerine yönelik genelge hakkında uzun yazı yazmaya gerek
yok.
Ben sıcak parayı
dikkatli yönetelim derken Bakanlık tam tersini yaptı. Sıcak paranın giriş ve
çıkışına bu kadar yol veren kaç Afrika ülkesi var onu merak ediyorum.
1989
yılında yapılan kambiyo hareketlerinin bir gecede serbestleştirilmesi kadar
tehlikeli ve istenmeyen sonuçlar yaratabilecek bu işlem umarım bizi kara para aklayan ülkeler listesine sokmaz.
Böyle
bir şey olduğu anda işimiz çok zorlaşır.
Çin tarihi bir
değişim geçiriyor
Son
Küresel Kriz sonrasında, krizinden çıkış yolları tartışılırken, üzerinde en çok
durulan konulardan birisi; Almanya, G. Kore ve Çin gibi cari fazla veren
ekonomilerin daha fazla ithalat yaparak açık veren ülkelerin açık verenlere
yardımcı olmalarıydı.
Soru
şuydu: “Çin nasıl cari açık verebilir veya cari fazlasını sıfırlayabilir?” Batılı, aklı evvel uzmanlar buna cevap ta
bulmuşlardı. 1,4 milyar nüfusu olan koca ülke, ihracat yerine iç tüketime yönelmeliydi.
Düşünsenize her Çinliye bir tane sakız satabilseniz fabrikanız köşeyi döner. Böylelikle
Çin daha çok ihraç etmekten vaz geçecek, iç tüketime yönelecek ve ithalatı
artırarak dünyada büyümeye katkı sağlamış olacaktı.
Ancak,
ekonomiye tarafsız bir gözle bakabilen iktisatçılar Çin’in böyle bir yol
izlemesi durumunda tüm iç dengelerinin bozulacağından endişe ediyorlardı. Çünkü iç tüketime yönelmek, halkı tüketime
alıştırmak, Çin’in bütün üstünlüklerini kaybetmesi demekti.
Örneğin,
ucuz emek politikasını sürdürmek artık mümkün olamayacaktı. Daha fazla tüketmek
isteyen halk, maaş ve ücretlerin yükselmesini isteyecekti. Bunun sonucu yüksek
tasarruf oranlarında düşüler başlayacak ve uluslararası rezervlerin bugünkü
seviyeleri mazide kalacaktı.
Ben,
kişisel olarak Çinli yöneticilerin bu basit gerçekleri göreceklerini umut
ediyordum. Kolay kolay böylesi bir yapısal değişikliği kabulleneceklerini
beklemiyordum. Ne yazık ki son Çin
Komünist Partisi Kongresinde ilk sinyaller geldi. Yeni yönetim refahın
kırsak kesime yayılması için daha hızlı hareket edileceğini, iç tüketimin
artırtılacağını ifade etti.
Bu
gelişmeler ışığında resme bakınca, ülkenin doğusunda artan konut fiyatları
balon oluşturuyor. Başka bir örnekte
kentsel harcanabilir gelir yüzde 7’lik milli gelir büyümesinden daha hızlı
büyümüş, yüzde 8,3 olmuş. Bu Çinli hane halklarının daha fazla tüketim
harcaması yaptığı ve bundan böyle büyümenin yatırım değil tüketim eksenli
olacağını gösteriyor.
Aynen
bizde olduğu gibi.
Ama
arada büyük bir fark var. Çin dünyada ikinci büyük ekonomi ve ihracata dayalı
bir büyüme modeliyle buralara geldi. Eğer iç tüketime dayalı modele geçerse
çarpık gelir dağılımı, enflasyon, batık
banka kredileri, yerel yönetimlere verilen ucuz krediler, şişen varlık
balonları vb. birçok yapısal sorun gün yüzüne çıkacaktır.
Büyük
ekonomilerde sorunlara çözüm bulmak her zaman kolay olmayabilir. Özellikle kapitalist krizlere alışkın olmayan, ona göre örgütlenmemiş ekonomilerde
sıkıntı daha büyük olabilir. Böyle bir
gelişme, yükselen ekonomiler için gelecek krizin tetikleyicisi de olabilir.
Veya tersi. Diğerlerinden başlayan bir kriz Çin’i derinden vurabilir.
Görünen
o ki, küreselleşme bizim tahmin ettiğimizden daha geniş alanlara yayılmış.
Kelebek etkisi artık sadece Amerika veya Avrupa’da değil Çin, Rusya ve
Hindistan dâhil tüm dünyada kendini gösteriyor. Acil küresel önlemler alınmazsa,
sorunların ülkeler arasında yayılması eskisine göre daha hızlı olacak.
Bence Çin'e bakacaklarına Almanya ve Kuzey Avrupa'ya bakmalılar.Sanırım ilgilenmeye de başlamışlar http://www.brookings.edu/blogs/ben-bernanke/posts/2015/04/03-germany-trade-surplus-problem
YanıtlaSilBu güzel yazı için teşekkürler.