4 Şubat 2015

Yanlış elektrik dağıtım özelleştirmesinin bedelini tüketici ödüyor

Özelleştirmenin fikir anası muhafazakâr İngiliz başbakanı M. Thatcher’dır. Thatcher, 1980’li yılların başında; ülkesinde kamu sermayeli işletmelerin özelleştirileceğini, kapitalist bir ekonomide sermayenin özel şahıslara ait olması gerektiğini ileri sürdü. Ancak “sermayeyi tabana yaymak” diye özetlenen yaklaşımla, “blok özelleştirmeler” yerine sermaye piyasasında “halka arzları” tercih etti.

İngiliz Muhafazakârlarının asıl amacı, bütçeye kaynak sağlamak kadar borsaları güçlendirmek ve dünya yatırımcılarını Londra’ya çekebilmekti. Bunda da başarılı oldular.

Hatırlanacağı üzere,1990’lı yıllar dünya tarihinde önemli dönüm noktalarından biridir. Sovyetler Birliği dağılmış, sosyalist devletçi ekonomi düzeni büyük darbe yemiştir.

Gerek Gorbaçov gerek diğer SSCB kalıntısı liderler, kapitalist düzene geçişi hızlandırmak adına hızlı bir özelleştirme hareketi başlattılar. Neredeyse stratejik görmedikleri tüm işletmeleri özelleştirdiler. Ama ülkelerinde sermayedar olmadığı için “kupon özelleştirmesi” denilen bir yöntemle işletmelerin mülkiyetini çalışanlarına devrettiler.


Bir süre sonra tüm işletmelerde etkinlik, verimlilik ve karlılık sorunları, eskisinden daha kötü bir biçimde, ortaya çıktı. Kısacası sorunun mülkiyetten değil piyasaların doğru çalışmaması ve yanlış işletme mantığından kaynaklandığı anlaşıldı.

Ardından OECD merkezli bir kampanya ile dünyada bir “iyi yönetişim” furyası başlatıldı. Asıl olanın mülkiyet değil, ekonomiye yük olmayan, etkin ve verimli çalışan işletmeler olduğu genel kabul gördü.

2008 Küresel Krizinde gelişmiş ekonomilerde bankalara ve büyük otomotiv şirketlerine devletin müdahalesi bu mantıkla açıklanmaya çalışıldı. Batan bankanın ve şirketin ekonominin genelini olumsuz etkileyeceği ileri sürülürsek trilyon dolara yaklaşan devasa hazine yardımları yapıldı.

Türkiye’de elektrik dağıtım özelleştirmeleri

Yukarıdaki kısa açıklamanın amacı, bir şirketin sahipliğinin, onun ekonomiye kazandırılması için önemli olmadığını göstermektir. İster kamu olsun ister özel sektör, eğer işletme ekonomiye yük oluyorsa; düzenleyici, denetleyici devlet oraya müdahale edebilir. Burada can alıcı nokta “ekonomiye yük olma” kavramıdır.

Devlet özellikle doğal tekellerin hâkim oldukları olmak üzere, bir işletmeyi özel sektöre devretmeden önce, gerekli düzenlemeleri yaparak piyasanın etkin ve verimli çalışmasını sağlamak zorundadır. Örneğin kayıp kaçağın yaygın olduğu bir dağıtım şebekesini özel sektöre devredip, sonra dönüp şirketler batıyor demek, eğer amaç başka bir şey değilse, büyük hatadır.

Kayıp kaçağın çok olduğu işletme ekonomiye yüktür. Eğer bir işletme tüketiciye, ekonomiye yük oluyorsa devletin ona müdahale etmesi gerekir.

Ancak televizyonda canlı yayınlarda özelleşen elektrik dağıtım işletmelerine en yüksek fiyat veren işletme hakkını almışken kayıp kaçak oranları hiç dert edilmedi. Hatta çoğumuz “Ne kadar başarılı özelleştirmeler” diyerek yapılanları alkışladık.

Ne zaman faturalar cebimizi yakmaya başladı, tüketici uyandı ve yasal/idari yollardan hakkını aramaya başladı, o zaman yapılan hatanın farkına varıldı. Bu özelleştirmenin, tüketiciyi korumak, elektriği ucuzlatmak amacına hizmet etmediği ortaya çıktı. Şimdi yapısı itibariyle doğal tekel olan elektrik dağıtım işinde kamudakinden daha kötü çalışan şirketlerin, batıp batmayacağı konuşuluyor. Tüketiciler değil şirketler düşünülüyor.

Görünen o ki; özelleştirme amacına ulaşmamış, işletmeler ekonomiye yük olmaya devam ediyor. O zaman dağıtım özelleştirmelerinin gözden geçirilmesinin, yeni baştan ele alınmasının gerekli olduğunu söylemek yanlış olmaz.  

1 yorum:

  1. Tüketiciye asıl fatura 2016 sonrası kesilmeye başlayacak, dağıtım şirketleri fiyatların serbestleşeceği, belli büyüklükteki tüketicilerin serbest tüketici olacağı dönem 2016 da başlayacak. Küçük tüketiciler kartel yapılaşması bu süre içinde hızla kurulmuş piyasa içinde türk usulü liberal ekonominin ne olduğunu elektrikte'de öğrenecek. Bu işten ancak üretim ve dağıtımdaki şirketlerle bir şekilde bağlantılı büyük tüketiciler para kazanacak, onun dışındakiler bedel ödeyecek. O yüzden bu bir şey değil, daha durun diyorum. Enerji şirketleri ellerini ovuşturup 2016 yı bekliyor.

    YanıtlaSil