Canım ülkem öyle bir hale getirildi ki insanın inanası gelmiyor.
Gencecik bir yavru, önce tecavüz ediliyor sonra öldürülüyor.
Yetmiyor cesedi yakılıp dere kenarına atılıyor.
Buraya kadar her yerde olabilecek hayvanlık sahneleri.
Bunu yapabilenlere insan diyenin...
Ama beni korkutan, ülkemin geleceği hakkında endişelendiren
tarafı başka. Bazı yalaka ve sapık gazeteci ve siyasetçi tiplemelerinin sosyal
medyada utanmazca ortaya çıkıp; cinayete kurban giden kadınların sosyal
durumlarını ve ahlak anlayışlarını hatta daha adicesi mini etek giymelerini
tartışmaya kalkmaları.
Aklıma mukayyet olamıyorum.
Ama sorun insanlarda değil. Sorun anlayışta, sistemde.
Kadına tecavüze verilen cezanın süresinin, kolundan bileziğin, kulağında
küpenin çalınmasına verilen cezanın süresinden çok daha hafif olmasında. Nedeni
basit? Bu kanunları yapanlar, eşlerine, kızlarına aldıkları hediyelerin
çalınmasına aşırı kızıyorlar.
**
Kusuruma bakmazsanız işi biraz ekonomiye götüreceğim. Kadını
eve kapatıp, “çocuk bak, hasta bak, kocana bak, ev işi yap” diyen gerici kafa,
aslında yabancı faiz lobisinin adamıdır.
Nasıl olur derseniz?
Kadınlarını eğitmeyen, üretime sokamayan, çalıştırmayan
toplumlar geri kalmaya mahkûmdur.
Eğitimi yetersiz annenin yetiştirdiği çocuğun eğitiminde
sorun olacağını, yetişmesinin yetersiz kalacağını, sağlığının bile sıkıntılı
olabileceğini biliyoruz.
Çalışmayan, üretimin içinde olmayan kadının dünyayla bağı
sınırlı olacaktır. Dahası, eve gelir getirmeyen kadın, sadece tüketici olacak,
yetersiz aile geliri nedeniyle tasarruf edebilen dişi kuş olmaktan
olabildiğince uzaklaşacaktır. Kadının tasarruf edemediği ortamda ülkenin
tasarruf yaratmasını düşünmek mümkün mü?
Bunun arkası hep bilinen sorun. Dışarıdan borçlan; ithalat
yap; araba, akıllı telefon al. Ardından borçla aldığın ithal ürünle komşuna,
arkadaşına hava at. Sonrasında borç geri ödeme zamanı gelince, siyasetçinin
kapısına gidip borçlarını sildirmeye çalış.
Bir yerde “el atına binip çalım satma” vaziyeti.
Artık kadın cinayetleri konusunda olabilecek en sert
demokratik tepkiyi göstermemizin zamanı geçiyor. Bizler, ülkesini sevenler, bu
konuda daha akıllı olmazsak; bir süre sonra annelerimizi, kızlarımızı,
karılarımızı, kardeşlerimizi tek başlarına rahatlıkla işe, markete, gezmeye
gönderemeyeceğiz.
“Dur yahu o kadar abartma” diyenleri Suriye, Irak,
Arabistan, Afganistan da kadınlara yapılanları dikkatle izlemeye davet
ediyorum. Daha dün yüzü açık giyiniyor diye, Rakka’da sokak ortasında infaz
edilen kadının görüntülerini ürpererek ve dehşetle seyrettim. Aynı zihniyet,
oralarda da tecavüzü haklı görüyor ve neden olarak kadının giyimini gösteriyor.
Sözün özü şu: Kadınları özgür olamayan, üretimde yer
alamayan bir ülkede ekonominin yüzde kaç büyüdüğü hiç önemli değildir. S.
Arabistan yüzde bin büyüse ne yazar?
Karşındaninkine anlatabileceğin onun anlayacağı kadardır.Siz hiç kavak ağacından Lui stili mobilya yapıldığını gördünüzmü?
YanıtlaSilNe diyeyim haklısın:(((
YanıtlaSilÇok sevdiğim, güzel ve yalnız Ülkemde yaşamak gitgide zor geliyor ve acı veriyor.
Bu ülkede medeni insanların yaşamaya çalışması bir zulüm.Kanun tanımaz biri isen çok kolay :(
YanıtlaSilKalemine sağlık. Olayı çok güzel özetlemişsin.
YanıtlaSilBazen yazmak çok zor geliyor. Ama #özgecanaslan ve diğer tüm mağdur kadınlar için sadece yazmak yetmiyor.
YanıtlaSil