Bilinen bir fıkradır.
Bir avukat arkadaşına, “Bir daha dünyaya
gelirsem imam olmak isterim” demiş. “Neden?” diye soran arkadaşına “Kanunları,
mevzuatı hiç değişmiyor. Bir kere öğreniyorsun, ömür boyu kullanıyorsun.” diye
cevap vermiş.
Bugün okullar açıldı. Milyonlarca çocuk ve
gencimiz eğitim yuvalarına akın ettiler. Haberleri izlerken nedense bu fıkra
aklıma geldi. İnsanların çocuklarını okutabilmek için çektikleri sıkıntıları
izlemeye çalıştım.
Önce
TEOG felaketi yaşandı. Yerleştirme, kayıt derken en
son çocukların eğitim harcamaları velileri oldukça yordu. Bir annenin
kameralara söyledikleri dikkatimi çekti. 100 liralık alış veriş için kredi
kartını kullanmıştı. Umarım eşi memurdur, maaşını bugün alacaktır ve aile
bütçesine büyük yük olmayacaktır.
Peki
bunca derde katlanmanın amacı ne?
Hepimizin,
tüm anne babaların emeli tek: Çocuklarımız mutlu ve başarılı bir hayat
sürsünler istiyoruz. İş, aş dertleri olmasın, meslekleri olsun helal para kazansınlar. Siyasetçilerin eteğinde devleti soymak yerine alın teriyle
kazandıklarıyla çocuklarının boğazından haram lokma geçmesin diyoruz.
Mutluluğu
çeşitli şekillerde tanımlayabilirsiniz. Bana göre eğer
bir insan işiyle ve eşiyle mutluysa gerisi gelir. Günü üçe bölün, uyku
dışındaki saatleriniz işiniz ve eşinizle geçiyor. Onlarla sorunu olanın mutlu
olabilmesi hiç kolay değildir.
Eş seçme konusunu size bırakalım.
Mesleki
eğitim öne çıkarılmalı
Ama iyi
bir iş seçiminde en önemli şey eğitimdir. Anne kucağında
başlayan temel eğitim, ilkokul öğretmeniyle önemli ölçüde rayına girer. Daha
sonra lise ve devamında asıl yolunu bulur.
Temel
eğitimin amacı çocuğa, hayatta karşılaşacağı sorunları çözme yöntemlerini
öğretmektir. Beslenmeyi, temizliği, sağlığına dikkat
etmeyi, giyinmeyi, otobüse binmeyi, sıraya girmeyi, alış verişte hızlı hesap
yapmayı, okumayı, sanatı, kültürü, çalışma disiplini edinmeyi, büyüklere ve
arkadaşlara nasıl davranması gerektiğini vb. şeyleri ilk yaşlarında öğrenir.
Daha doğrusu öğrenmelidir.
Bunlar ileride mesleği ne olursa olsun onun
günlük yaşamında karşılaşacağı onun hayatını idame ettirmek için gerekli olan
şeylerdir.
Çocuk, daha ileri eğitimde de meslek edinmek
için mücadele edecektir. Önce günlük hayatındaki sorunları çözümleyebilecek
sonra meslek edinip oradaki sıkıntılarla baş etmeyi becermeyi öğrenecektir.
Bence ileri
eğitimin özü budur. Eğitim sistemi önce hayatı sonra üretimi hedef almalıdır. Böylesi bir yapıda imam-hatip okullarının sayısı sınırlı olmak durumundadır.
Eğer üretimde yer almak istemeyen, dini eğitim almak isteyen varsa devlet onlar
için az sayıda okul açabilir.
Ama
günümüz dünyasında, üretime ve diğer ülkelerle rekabete dayalı bir eğitim
sisteminde bunun yaygınlaştırılmasının tek amacı ideolojiktir. Amaç dünya ile yarışmak değil, içeride seçimlere yöneliktir. Yeni
teknoloji üretebilen, araştırma faaliyetlerinde dünyada yeri olan bir ekonomi
için eğitim sistemi radikal bir şekilde yeniden ele alınmalıdır.
Yazımı küçük bir hatırlatmayla bitireyim.
Hindistan, Çin, Kore ve Japonya’da
yaşayan üç milyardan fazla insan, bizim inandığımız Allah’a
inanmıyorlar. Ama ekonomideki başarıları hem bizden hem de diğer Müslüman
ülkelerden kat be kat ileride.
Dolayısıyla eğitimde dini ve mesleki eğitimi
bir birinden ayırıp, meslek edinmeyi öne çıkaran sistem hızla geçmemiz
gerekiyor. Bu gerçeği görüp yapılan hatadan biran önce dönmemiz lazım.
Bu bağlamda tüm gençlerin yeni eğitim yılını
kutluyor, gelecek günlerinin mutluluk ve başarı dolu olmasını diliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder