Ne zaman bütçe rakamları açıklansa medyada bir
bayram havası oluşuyor. Elde pozitif satılabilecek bir tek makro veri o kaldı
da.
Sadece
para piyasalarına yatırım yapan, amacı kısa vadeli yüksek getiri olan sıcak
para yatırımcısı için bütçe açığına bakarak karar vermek doğru bir yaklaşım. Nasıl olsa yatırımının vadesi en fazla üç aylık. Bütçe bu sürede ne
kadar değişim gösterebilir ki? Dolayısıyla açık düşükse sorun yok demektir.
Ocak –
Ağustos dönemi bütçe verileri bu açıdan ele alınırsa ciddi bir soruna işaret
etmiyor. Belki geçen sene ile bir karşılaştırma
yapılıp, açık biraz büyümüş denebilir. Ama toplam rakam birkaç milyar lira.
Korkulacak kadar büyük değil.
Hatta yılın kalan döneminde harcamalara gaz
verileceğini, bugüne kadar tutulan ödeneklerin serbest bırakılacağını
söyleyebiliriz. Açık rakamı belki hızla büyür ama toplamda çok önemli bir
düzeye ulaşmayacağı kesin. En azından,
son Torba Kanunla artacak vergi tahsilatının olumlu etkisi olacaktır.
Ancak
resmin detayı biraz farklı.
Bir
bütçe açığının sürdürülebilirliği, diğer bir deyimle açığın geleceği, sürekli
olan vergi gelirlerinin kalıcı olan faiz dışı bütçe giderlerini (FDBG) karşılama
oranıyla anlaşılır.
Daha çok harcama yapmak her devletin temel
amacıdır. Hükümetler, özellikle seçim dönemlerinde ellerinden geldiğince çok
harcama yapmayı amaçlarlar. Hele bir de günümüzde olduğu gibi, büyüme
yavaşlamış, özel sektör yatırım yapmaktan kaçıyor, aileler borçlu oldukları
için tüketmiyorlarsa. Hükümet büyümeyi canlandırmak için daha fazla harcamaya
yönelirler.
Ama
sabit gelirler, vergiler bu harcama artışını karşılayacak kadar artıyor mu?
Artmıyorsa bütçe açığı artacak demektir. Veya bir
defalık gelirler, 2B arazi satışı, vergi affı, arazi satışı gibi gelirlerle
açık düşürülebilir. Kısa vadeli sıcak para yatırımcıları için açık düşükse,
gelir nereden gelirse gelsin sorun değildir.
Kalıcı gelirler
faiz hariç harcamalara yetmiyor
Bütçeye yapısal açıdan bakanlar için, bir
defalık gelirlerin bir gün bitebileceği olasılığı önemlidir. Dolayısıyla kalıcı vergi gelirlerinin
kalıcı FDBG ne kadarını karşıladığını anlamaya çalışırlar.
Ben de bu amaçla aşağıdaki tabloyu hazırladım.
2006-14 yılları arasında Ocak-Ağustos dönemi bütçelerinin vergi gelirleri ile
FDBG rakamlarını derledim. Görünen şu:
vergi gelirleri 2009 Krizi döneminde FDBG’nin sadece yüzde 86’sını
karşılayabilmiş. Doğaldır. Kriz var, ekonomi küçülüyor, vergiler azalıyor ama
harcamalar büyüyor.
Sonra 2011 yılında veriler düzelmiş. Ardından
tekrar bir bozulma başlamış. Bu yıl
vergi gelirlerinin azalmasına karşılık harcamaların çoğalması nedeniyle oran
yüzde 92’lere düşmüş.
Önümüzde FED kararı var, gelecek sene seçim
var. Büyüme performansında düşüş beklenirken harcamalarda azalma beklenmiyor. O
zaman bir defalık gelirler daha çok önem kazanıyor.
Soru
şu: Daha satacak ne kaldı?
Kısacası şimdilik sorunlu gözükmeyen açık, bir
defalık gelirler azalmaya başlayınca dert olamaya başlayacak.
Bu nedenle kayıt dışılıkla mücadele, gelir
vergisi reformu, sermaye kazançlarının vergilendirilmesi, istisna ve
muafiyetlerin azaltılması gibi yapısal konuların hemen gündeme getirilmesinde
büyük yarar var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder