11 Haziran 2014

Bu madde yasalaşırsa 3. Havaalanına garanti verilemez

Mali Af Yasa Teklifi üzerinde çok yazıldı. Ama yazıların büyük çoğunluğu vergi afları üzerine. Önceki yazımda mali disipline ters bir işlemi, TCDD’ye sağlanan dış borç kaynaklı finansmanın bütçe dışına çıkarılmasını ele almıştım.

Sonradan dikkatimi çekti. Teklifin önemli değişikliklerinden birisi de 15. Madde. Bu madde ile 5335 sayılı KHK’nın 33 üncü maddesini değiştiriliyor ve “Bu madde kapsamında yapılacak kiralama ve/veya işletme hakkının verilmesi imtiyaz addolunamaz. Bu çerçevede imzalanan sözleşmeler özel hukuk hükümlerine tabidir.” hükmü getiriliyor.

Değişikliğin ne anlama geldiğini anlayabilmek için ilgili KHK’nın 33 üncü maddesine bakalım. Bu maddede Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü (DHMİ) işletiminde bulunan hava meydanları ile ilgili, YİD modeli de dâhil bazı hükümler var.


Yeni Taslak DHMİ’nin hava meydanları için yapılacak sözleşmeleri imtiyaz olmaktan çıkarılıyor. Daha önemlisi DHMİ ile YİD anlaşması imzaladığı şirketler arsında imzalanan sözleşmeler özel hukuk hükümlerine tabi kılınıyor.

Bana göre işin özeti, YİD anlaşmaları birer imtiyaz olduğu sürece Danıştay’ın onayına tabiydi. Bu madde ile anılan sözleşmelerin Danıştay’a gitme zorunluluğu kaldırılıyor.

Ben hukukçu değilim. Aşağıdaki görüşlerim konusunda kesin görüşleri uzmanlar söyleyebilirler. Ama kamuda uzun seneler edindiğim tecrübe, bazı idare hukuku konularında bir şeyler yazmama yardımcı olabiliyor.

Uzmanlar, kamu hizmeti kavramını; “bir kamu kurumunun ya kendisi ya da kamu kurumunun yakın gözetimi altında özel girişimci eliyle kamuya sağlanan hizmettir. Ayrıca kamu hizmeti; toplumda duyulan, siyasi organlar tarafından kamuya yararlı olarak kabul edilen, gereği gibi yerine getirilmemesi halinde toplum içinde huzursuzluğa yol açacağı varsayılan sürekli ve genel nitelikteki bir ihtiyacın tatminine yönelik etkinlikler olarak” tanımlıyorlar. (Ahmet Topkaya, Hatice Topkaya; Türk Hukukunda Kamu Hizmeti İmtiyazı, Dış Denetim, Ekim-Kasım-Aralık 2011)

Kanımca yukarıdaki alıntı, hava alanı işletmeciliğinin bir kamu hizmeti olduğunu yeteri kadar açıklıyor. O zaman DHMİ’nin sözleşmeleri “idari sözleşmeler” kapsamında olmalı ve Danıştay denetimine tabi olmalı.

İdari sözleşme değilse garanti olamaz

Şimdi bu maddenin TBMM’den aynen geçtiğini varsayalım.

O zaman hukuka başvurmakta yarar var. Hukukta “mefhum u muhalif” düşünmek diye bir yaklaşım vardır. Bazı sözlükler bu tanımı; bir kuralı zıddı ile düşünmek olarak özetler. Belirtilen konulara belirtilmeyenlerin aykırı olmaması, birbirine ters düşürülmesi gibi.

Burada yola çıkarak, yasa koyucunun DHMİ’nin hava alanı işletmeciliğini kamu hizmeti saymadığını söyleyebiliriz. Eğer böyle ise a zaman özel bir işlem için doğrudan DHMİ veya yüzde 100 hissedarı olan Hazine’nin vereceği garantiler ve borç üstlenimlerinin yasal temeli kalmayacaktır.

Çünkü gerek Hazine gerek DHMİ’nin vereceği her türlü garantinin üstlenimleri ve/veya ödemeleri bütçeden, kamu kaynakları kullanılarak yapılmak zorunda. Ama üniversite öğrencilerinin bile bildiği bir gerçeği hatırlayalım. Kamu kaynağı kullanılırken, kamu yararı ve kamusal hizmet karşılığının olması şarttır.


Umarım Teklif ’in ilgili maddesi TBMM’de bir de bu gözle ele alınır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder