Son günlerde medyada
derin dünya ve Türkiye tahlilleri yapılıyor. Konuşulanları, yazılanları
anlayabilmek için çoğu zaman kendimi “derin tahlil üstadları”nın yerine
koymaya çalışıyorum. Ne kadar derin konuşuyorlar! Türkiye’ye değişik roller biçiyorlar.
Bölgede hatta dünyada önder ülke mi olmuyoruz! Emperyalizmin saldırılarını mı
püskürtmüyoruz!
Ama kimse, ekonominin gücünden
söz etmiyor. Ne kadar dışa bağımlı
olduğu konusunda konuşmuyor. Neden uluslararası derecelendirme kuruluşları
ve FED neredeyse günlük işimiz olduğunu sorgulamıyor. Bu şartlarda daha büyük
bir siyasi güç olunması için gereken ekonomik önlemlerden hiç bahsedilmiyor.
Konu, “Ben ekonomist değilim onu uzmanları çözsün” denerek geçiştiriliyor.
Ben çözerim diyemem.
Ama Türkiye’nin dışa bağımlılığı ne
durumdadır, özetlemeye çalışayım.
Aşağıdaki Tablo, TC Merkez
Bankası’nın 2001, 2015 yılsonları ile Haziran 2016 itibariyle yayımladığı,
ülkenin Net Uluslararası Yatırım Pozisyonu (UYP) nu gösteriyor. Diğer bir
deyimle, Türkiye’nin döviz varlıkları ile döviz yükümlülükleri (borçları)
arasındaki farkı özetliyor. Bazı rakamlara göz atalım.
- Haziran ayında, Türkiye’nin döviz dengesi 379 miyar dolar açık vermiş. Geçen yılın sonuna göre 11 milyar dolar kadar bir artış var. Bu açık geçen yıl, milli gelirin yarısı kadarmış. Bu yılın ilk altı ayında, tahmini milli gelirin, yüzde 52’sine yaklaşmış.
- · En büyük açık özel sektörde (reel + banka). İkisinin toplam açığı 402 milyar doları geçmiş.
- · Burada ülkenin en derin krizini yaşadığı 2001 yılı verilerine dikkat ediniz. O derin krizde bankaların döviz varlıkları yükümlülüklerinden fazlaymış. (Krizden önceki durum farklıydı). O dönemde en büyük açık devletin ve Merkez Bankası’nın. Diğer bir deyimle iki dönem arasında büyük bir fark var. Şimdi bir döviz krizi olursa, şok bankaları ve reel sektörü vuracak. Bankalar kendilerini hedge (sigorta) edebiliyorlar. Eğer reel sektör de bunu becerebiliyorsa sorun azalır. Aksi taktirde, kriz çok geniş bir çevreyi etkileyecektir. 2001’den farklı olarak merkezi vurmayacak, geniş bir ekonomik çevreye yayılmış, dağılmış etkisi olacak.
- · Doğrudan yatırımlarda geçen yılın sonuna göre azalma var. Bunun nedenlerini biliyoruz. Birçok insan gibi ben de acil önlem çağrısı yapmaktan yoruldum.
- · Yerlilerin yurtdışındaki portföy ve mevduat varlıkları 2001 yılında 21 milyar dolarmış. Bu yıl 46 milyar dolara ulaşmış. Bir kat armış desek yanlış olmaz.
- · Buna karşılık portföy yatırımlarında gözlenen büyük yükümlülük tutarı yabancıların tercihlerini gösteriyor. Hisse senedi, tahvil ve mevduata gelen yabancı kaynak toplamı 207 milyar doları geçmiş. 2001 yılına göre artış oranı yüzde 192. İnanılması güç bir rakam değil mi?
- · Sıcak para 2001 yılında sadece 29 milyar dolar kadarmış. (Milli gelirin 15’i civarında). Bugün 192 milyar doları geçmiş milli gelirin dört birinden fazla bir toplama ulaşmış.
Bir ülkenin gücü
öncelikle ekonomik direncinden geçer. Bunca dolarize olmuş bir ekonominin
kırılganlığı ortadadır. Dolayısıyla özgün kararlar almak, hele hele uygulamak hiç
kolay değildir. Değişimi esas alan akılcı
reformlarda başarılı olabilmek için, reformların teknik yanı ne kadar yeterli
olursa olsun, önce toplumun en geniş kesimlerince kabul edilmesi gerekir.
İkna için, içi boş siyasi söylemler yeterli olmaz. Ekonomik değişimler halkın
cebini doğrudan etkilediği için toplumun farklı kesimlerinde farklı algılanır. Hedefe
ulaşabilmek için en geniş toplumsal mutabakatı sağlayacak hazırlıklar şarttır.
Bu da sosyo-kültürel farklılıkları büyüterek siyaset yapmaktan değil, birlikteliği
öne çıkaran politikalardan, daha fazla demokrasiden geçer.
Tablo: Türkiye’nin Net Uluslararası Yatırım
Pozisyonu (Döviz dengesi)
Kaynak:
TCMB ve kendi hesaplarım
merhaba.
YanıtlaSil2001 yılındaki 85 mlyar USD UYP açıgını nereden bulduk işi nasıl çevirdik?
2016 yınındaki 379 mlyar USD UYP açıgını nereden bulup nasıl işi çevirebiliriz?çeviremezsek ne olur?
ben lise mezunuyum ekonomik terimleri çok bilmem
teşekkurler