27 Mayıs 2016

İmalat sanayiinde kimyadan toprağa değişim

Bugün ekonominin son yıllarda unutturulan bir yanına, imalat sektörüne yakından bakmak istiyorum.

İmalat, yani üretim, olmadan büyüyen ekonomi, damar sertliği olan hastaya benzer. Dışarıdan verilen ilaçla rahatlamış gibi görünür. Ama en ufak bir kriz anında hasta ağırlaşır, piyasada mal bulunmaz, dışarıdan ithal etmek için de döviz bulamazsınız. Sonuç daha derin ekonomik kriz, daha fazla fakirleşmektir.

TÜİK verilerinden yola çıkarak imalat sektöründe son 11 yılda yaşanan değişimi aşağıdaki tablolarda yer alıyor. (Tabloların hazırlanmasında eşsiz katkılarını esirgemeyen Sayın Oktay Küçükkiremitçi ve Ömür Genç’e çok teşekkür ederim.)

İmalat sektörünü alt sektörler itibariyle incelemeden önce, ana sektörlerin milli gelire, GSYH’ye katkısını belirtmekte yarar var. 2014 yılı itibariyle, tarımın katma değer katkısı yüzde 8, hizmetler sektörünün katkısı yüzde 65, imalat sektörünün ki ise yüzde 18 olmuş.

Tarım sektörünün katkısı dünya ölçeklerine göre yüksek. Sıralamada sadece Hindistan, Endonezya, Çin ve Malezya bizden önde. Ülkemiz bu sektörün yeniden yapılanmasını, gerekli yerlerde toprak reformunu nedense bir türlü başaramadı.

Hizmetlerin milli gelir içindeki payının artması, özellikle 1990’lar sonrası yıllarda, dünyada yaşanan bir gelişme. Turizm ve finansal sektörün büyümesinin etkisiyle artan büyüklük, bir yere kadar, anlaşılabiliyor.

Öte yandan, Türkiye’de sanayinin milli gelirdeki payı, 1980‘lerdeki payı yüzde 23-25’ler düzeyindeydi. Üretmek yerine, ithal etmeyi tercih edince sanayi sektörü önemini kaybetti. Dolayısıyla, işin bu yanı üzerinde düşünülmesi ve çok acilen önlem alınması gereken bir durum.

Ancak bir de sanayinin en büyük kalemi imalat sanayinin kendi içinde yaşanan değişim var. Aşağıdaki tablolarda alt sektörler itibariyle, 2003-2014 yıllarının payları karşılaştırılıyor.

Tablo 1’de üretim değerlerine göre sıralama yer alıyor.
Tablo 1: Üretim değerine göre sektör payları

BYS: Başka Yerde Sınıflandırılmamış

Görüldüğü gibi, 2003 yılında gıda ve içecek sektörü, tekstil ve kimyasal ve eczacılık sektörleri ilk üç sırada yer alıyor. 2014 yılına gelince sıralama değişmiş. Gıda birinciliğini korurken, ana metal sektörü ikinci sıraya yükselmiş, tekstil üçüncü sıraya düşmüş.

Tablo 2’de ise sektörlerin yarattığı katma değere göre, imalat sektörü içindeki payları görülüyor.

Tablo 2: Katma değere göre sektör payları

Buradaki resim, öncekinden biraz farklı. 2003 yılında ilk üç sırayı; tekstil, gıda ve içecek, kimyasal ve eczacılık oluşturuyor. 2014 yılında geldiğimizde bir değişim göze çarpıyor. Gıda ve tekstil yerlerini korumuşlar. Üçüncü değişmiş. Kimya ve eczacılık dokuzuncu sıraya düşmüş, yerine taş ve toprak alt sektörü gelmiş.

Görüldüğü gibi ekonomide “İnşaat ya Resul Allah” yaklaşımı kendini göstermiş. Dünyada “Sanayi devrimi 4.0” ın tartışıldığı bir dönemde bizde taşa, toprağa dayalı sanayileşme ile gidilebilecek yeri siz düşünün.

Ancak, ufak ta olsa umut veren bir şey var. Katma değer sıralamasında makine ve metal eşyada görülen değişimi görmemezlikten gelemeyiz. Sorun bu alanda kullanılan teknolojilerin çok yeni olmaması.


Özetle, artık çok gecikmeden, genelde imalat sanayinde, özelde de ana metaller gibi üretimi ara malı ithalatına bağımlı sektörlerde, bu yapıyı değiştirecek projelere özel teşvikler vererek değişimi başlatmak gerekiyor.

1 yorum:

  1. Yorum yok.Yunanistan ve İspanya gibi olmak üzere tam gaz duvara hızla yaklaşıyoruz.

    YanıtlaSil