Biliyorum
bu konudan sıkıldınız.
Ama
kendimi yine yazmak zorunda hissetmemin nedenini açıklayayım belki bana hak
verirsiniz.
Bir
hafta öncesine kadar döviz bollaşacak, korkmayın FED faiz yükseltmeyecek, her
şey güzel olacak diyenler vardı. İnsanlara, özellikle döviz borcu olan küçük
işletmelerin sahiplerine gaz verdiler.
Şimdi
siyasi ortam gerilip, AB’ye serbest vizenin riske girmesi, terörün artması,
yapısal reformların gündemden kalkması, başbakanın istifa ettirilmesi, anayasal
sistemin tartışılmaya başlanması döviz kurunu yukarı itti.
Her
şeyi bilen “ekonomi direktörleri” şimdi birden döndüler.
Önceleri
cari açık azalıyor, siyasi istikrar her hâlükârda devam edecek, sorun çıkmaz
demeye getirenler şimdi kurdaki hareketi açıklamakta zorlanıyorlar.
İşin
siyasi tarafını, çok sıcak bir yaza hazırlanmanızı önererek bir yana
bırakıyorum.
Kurdaki
ani hareketlenmenin ekonomik nedenini daha iyi anlayabilmek için ödemeler
dengesi verilerine özellikle finansman kalitesine dikkat etmek gerekiyor.
Özetle
bakalım.
Bu
yıl Ocak – Mart döneminde cari açık 7,9 milyar dolar olmuş. Geçen yılın aynı
dönemine göre yaklaşık 2,5 milyar dolar daha az. Buna karşılık borç senedi ve
kredi geri ödemeleri geçen yılın ilk üç ayında 10,6 milyar dolar iken bu yıl
10,8 milyar dolar olmuş. Bankalar ve reel sektör şirketleri geçen yıla göre
daha fazla dış borç geri ödemesi yapmışlar.
Görüldüğü
gibi sadece cari açığa bakarsanız rakam küçülüyor. Sorun yok.
Ama
sorun sadece dış ticaret ve diğerleri değil. Yanı sıra finansman kalemlerinden;
borç geri ödemelerine, yabancıların hisse senedi ve tahvil (portföy yatırımı)
alım/satım dengesindeki değişimlere de yakından bakmak gerekiyor. Eğer yabancılar
Türkiye’den portföy almak yerine satmaya başlarsa, işlemler TL olduğu için,
parasını dövize çevirip ülkesine götürmek isteyeceklerdir. Yani piyasadan döviz
talep edecekler, eğer yeteri kadar döviz yoksa kurlar yukarıya doğru
hareketlenecektir.
Ayrıca
olay sadece finansman ihtiyacıyla da bitmiyor.
Bir
de işin finansman kaynaklarının kalitesi var.
Kaliteden kastım basit. Eğer gelen döviz, fabrika yatırmalarına
geliyorsa, uzun vadeli ise ve borç yaratmıyorsa bir yere kadar kabul
edilebilir. Ancak, kaynağın çoğunluğu portföy yatırımı ve ticari krediler gibi
kısa vadeli ise o zaman durup uzun uzun düşünmek lazım. “Açık finanse edilsin
de nasıl edilirse edilsin” yaklaşımı çok yanlış.
Daha
önce konuya böyle yaklaşıldığı için, gelen döviz finansmanının kalitesine
bakılmadığı için yukarıda bahsettiğimiz cari açık düşerken döviz ihtiyacı
azalmıyor.
Bu
bağlamda yılın ilk çeyreğinde hisse senedi, hazine kâğıdı satışları artmış.
Toplam 4,2 milyar dolar giriş var. Yanı sıra 2,8 milyar dolar nereden geldiği
belli olamayan para var.
Diğer
bir deyimle, 7,9 milyar dolarlık cari açık, 7 milyar dolarlık sıcak ve nereden
geldiği belli olmayan kaynakla finanse edilmiş. Bu kaynaklar, ortalık biraz
karışısın, referandum, seçim, terör gibi başlıklar çoğalsın, beklentileri
karşılanmasın, geldikleri hızla hemen kaçacaktır.
İllaki yastıkaltı ve $ ,fiziki altın,gerisi anayasanın bile kaale alınmadığı yerde sciencefiction....
YanıtlaSilHakan bey, net hata noksan üzerinden gelen para dövizin yükselmesini önlüyor. Bu çok açık ve net. Ben bu paranın daha da artacağını düşünüyorum.
YanıtlaSilKULLANILABİLİR REZERV AZLIĞI,OLASI PETROL FİATLARI YÜKSEKLİĞİ,FEDİN HAZİRAN TOPLANTISINDA FAİZ ARTTIRMA OLASILIĞI,OLASI REFERANDUM,SİYASİ BELİRSİZLİKLER KAYNAĞI BELİRSİZ PARANIN DAHA NE KADAR GELEBİLECEĞİ VS SEBEPLERLE DOLARIN BUGÜNKÜ SEVİYENİN ÇOK ÜZERİNDE YER ALACAĞININ GÖSTERGESİDİR.
YanıtlaSil