Ülkenin çivisi çıkmış, bazılarımız farkında değiliz.
Ülke topraklarının
bir bölümünde devletin hakimiyeti sorgulanıyor. Sokaklara belediye araçları
ile hendekler kazılıyor, kuralları terör örgütü koyuyor. Polis ancak sokağa
çıkma yasağı ilan ederek mahallere girebiliyor.
Ankara’nın göbeğinde
canlı bombalar patlıyor, 102 kişi ölüyor. Güvenliği sorguluyoruz. Milli
maçta birkaç insan müsveddesi saygı duruşuna karşı ıslık çalıyor.
Gazetelere kayyum
atanıyor. Polis kameranın, atanan kayyum uydu bağlantısının fişini çekiyor.
Anayasanın en temel ilkesi olan haber alma özgürlüğü ihlal ediliyor.
Oy vermeye gitmeden
önce sandık güvenliğinden ve sayım/kayıt işlemlerinin doğruluğundan
şüphelendiğimiz için devletin kurumlarına güvenmiyoruz. Onun yerine
insanlar sosyal medya üzerinden örgütlenip oylarına sahip çıkmaya çalışıyorlar.
Bunlara daha nice örnekler eklenebilir.
Çivinin çıktığına son
örnek, geçen gün Trabzon’da yaşanan hakemlerin statta alıkonması olayı. Hakemin
kararını beğenmeyenler, sözde dışarıda başlarına bir şey gelmesin diye,
hakemleri saatlerce Avni Aker stadında alıkoyuyorlar. Başkanın “çok özel önem
verdiği kişi” aramasa belki de bırakılmayacaklar. Bu arada o ilin valisi var.
Emniyet müdürü var. Jandarma komutanı var. Hepsi kulüp başkanını seyrediyorlar.
Çünkü orada kuralları o koyuyor.
Bu arada spor, centilmenlik, ahlak, kamu düzeni, devletin o
ildeki kurumları hepsi birer birer yıkılıyor. Aldıran yok.
Sadece başkanın
kadınlara yönelik kullandığı bir söz biraz tepki görüyor. Bana kalırsa o bile
cılız ve korkakça. Bu ülkenin nüfusunun yarısı kadın olduğuna göre sesleri
bundan daha çok çıkmalıydı.
Gelin gelişmeleri daha iyi anlayabilmek için spor olayının
biraz arkasına bakmaya çalışalım.
Amacım ekonomisi değil. Dönen milyarlarca doların, kayıt
dışılığın iliklerine kadar işlemiş bir yapından ahlak, izan ve kural beklemek
yanlış. Şu kadarını söyleyerek ekonomi işini geçeyim. Süper lig kulüplerinden birinin mali müşaviri olan arkadaşım,
“Harcamaların en az yüzde 80’i faturasız, kayıtdışı ve paraların nerelere
harcandığı belli değil” demişti.
Bunları geçeyim ve size, “Türkiye profesyonel futbol liglerinde ne kadar belediye ve KİT
destekli takım olduğunu biliyor musunuz?” diye sorayım.
Birkaç örnek; Bergama Belediye spor, Bodrum Belediye spor,
Van BB Spor, Sultanbeyli Belediye Spor, Zara Belediye spor. Liste o kadar uzun ki buraya sığmadığı için
internet bağlantısını vereyim, merak edenler bakıversin ( http://www.tff.org/default.aspx?pageID=86). Ancak şu kadarını
bilmenizi isterim. 3. Ligin neredeyse yarısı, çoğunluğu belediye olmak üzere
kamu destekli takımlar.
Belediye veya KİT
neden bir profesyonel takıma para aktarır? Amatör sporları desteklemeyi
anlarım. O bölgenin gençlerine destek olmak, enerjilerini spora yönlendirmek,
disiplinli sağlıklı insan olmalarına katkıda bulunmak anlaşılabilir bir yerel
yöneticiliktir. Ama profesyonel çıkarlar işin içine girince belediyenin,
kamunun ne işi var?
Halkın parası neden bir profesyonel yöneticiye/antrenöre/sporcuya
aktarılır? Oradan para kazanılması yerel yöneticinin neden işi olur? Bunun
yerine, daha çok kreş, daha çok amatör sporcuya destek sağlansa olmaz mı? Olur
ama onlar oy getirmiyorsa, birilerini zengin etmeye yardımcı olmuyorsa destek
göremiyor.
Bunun sorumlusu da, o
yerel yöneticileri seçen, vergilerimizle profesyonel futbol dünyasını zengin
edenlere göz yuman bizleriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder