Dünyada sermaye hareketleri olabildiğince serbest.
Gelişmekte olan ülkelerde dolarizasyon en üst düzeylerde. Dolayısıyla sıcak
para akımlarını tahlil etmeden bir ekonominin geleceği hakkında yorum yapmak,
ahkam kesmekten öteye gitmez.
Tahlil edeceklere yardımcı olmak için, aşağıdaki tabloda küresel fon piyasalarının son durumu özetleniyor.
2014 yılsonu itibariyle geleneksel
yatırım fonlarının toplamı 109 trilyon dolara yaklaşmış (Dünya hasılası 65 trilyon
dolar civarında). Geleneksel fonlar,
bireysel emeklilik fonları, başta hayat olmak üzere sigorta şirketlerinin
fonları ve özel amaçlı mutual fonlardan oluşuyor.
Bu fonların bulunduğu ülkelerde sosyal güvenlik sistemi ve
emeklilik, her şeyiyle devletin sırtına yıkılmamış. Bireyler, kendi
geleceklerini kendileri planlıyor. Sistemin yapısal sorunları yok değil. Ama
gelişmiş ekonomiler bu sayede uzun vadeli kaynaklara sahip. Bireysel emekliliğe ve hayat sigortalarına
para yatıranlar 20 hatta 30 yıl vadede paralarını çekmiyorlar. “Onlar
zengin biriktirebiliyorlar, tasarruf ediyorlar” demeyin. Çin’e bakın, tasarruf
oranının ne kadar yüksek olduğunu göreceksiniz.
Finansal sektörde biriken uzun vadeli fonlar, bankalar
aracılığıyla uzun vadeli kredi olarak yeni teknoloji, sanayi gibi üretkenliği
ve istihdamı olumlu etkileyen alanlara yatırılıyor.
Ancak bu kaynakların ülkeler arasındaki dağılımı çok
adaletsiz.
Geçen yılsonu itibariyle, toplam küresel fonların yarısına
yakını, yüzde 47,2 ‘si ABD’de. Buna, İngiltere’nin
yüzde 6,9’luk, Kanada’nın yüzde
4,2’lik , Avustralya’nın yüzde 3,6’lık
payını da eklerseniz; küresel fonların yüzde 62’si Anglosakson ülkelerde. Dünya finans merkezlerinin ABD ve İngiltere’de
olmasının nedeni bu. Diğer önemli ülke Japonya’nın yüzde 6,9 oranındaki fonlarını
da eklerseniz, dünya uzun vadeli kaynakların yaklaşık üçte ikisinin beş ülkede
toplandığı görülür.
Sıcak para, doğası
gereği en az riski en çok getirisi olan piyasaları tercih eder. Yatırım
için ağırlıklı olarak kendi ülkesini tercih etmesinin nedeni risk unsurudur.
Bununla beraber, yaşlanan nüfus ve 2008 Küresel Kriz sonucu yerlerde sürünen
faizler, bireysel emeklilik fonlarına açık verdirdi. Diğer fonların da getirileri düştü. Bu bağlamda,
her geçen gün bizim gibi yüksek getiri sağlayan piyasalara daha çok itibar
ettiler, para akıttılar.
Biz dahil birçok
gelişmekte olan ekonomi, bu ucuz kaynaklarla dış borç aldı, kredi dağıttı,
ithalat yaptı, büyüdü.
Öte yandan ekonomi
aşırı dolarize oldu. Sıcak paraya bağımlı hale getirildi. Artık ülkeler
birçok ekonomik ve siyasi kararı kendi başına, istediği gibi veremez oldu. Çok
iddialı olmak istemem ama, gözü sıcak
paracıları görmeyenlerin, bir kulağı küresel fon yöneticilerinde olmayan,
yabancı dil bilmeyenlerin aldığı kararlar çoğu zaman ekonomiye zarar bile
verebilirler. Küresel sıcak para yöneticilerinin yükselen piyasa
ekonomilerinde siyasete, sosyal gelişmelere aşırı ilgi göstermelerinin nedeni
biraz da bu gerçekte yatar.
Şimdi gündemde yapısal reformlar var.
Bir ülkenin bağımsızlığın ekonomiden geçtiğini hatırlatmama
gerek yoktur sanırım. Gelin sıcak
paranın akılcı yönetimine yönelik önlemler alınmasına destek olalım. Yoksa
sıcak paracıların ekonomiye ve siyasete etkilerini lafla kötülemek bir işe
yaramaz. Birileri içeride faiz konusunda
ahkam keserken, yeteri kadar yüksek faiz alamayacağını anlayan küresel fon
yöneticileri paralarını alır giderler. Biz de, İstanbul’un kuşatıldığında
Bizans’ın meleklerin cinsiyetini tartıştığı gibi, krizi kimin çıkardığını konuşur
dururuz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder