Dışarıya
açık bir ekonomideki gelişmeleri anlayabilmek için dünyada olan biteni tam
olarak anlamak gerek.
Örneğin,
hem bizde hem dünyada hisse senedi ve diğer piyasalarında belirleyici olan en
önemli etken yatırımcıların profili nedir? Kimin ne amaçla para yatırdığını
bilinirse, iyimserliğin nedenlerini anlamak ve geleceğe yönelik tahminler
yapmak çok daha kolaylaşır.
Konuyu
bir klasik örnekle açmaya çalışayım. Teknik olarak, ekonomideki beklentiler ve
fiyat/kazanç oranı vb. teknik göstergeler borsalar için önemlidir. Ama bir bakıyorsunuz, ekonomik güven
endeksinin tarihi dipleri gördüğü bir günde borsa artışa geçmiş. Anlayabildiğim
kadarıyla, borsa hareketlerinde, yabancıların beklentisi diğer verilerden çok
daha etken.
Bu
kanımı destekleyen verileri aşağıdaki tablolarda bulabilirsiniz.
Veriler,
yabancı bireysel emeklilik fonları ile sigorta şirketlerinin fon kaynaklarının
dünya finansal sistemi için ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Dünyada
yönetilen fon kaynakları; 2001 yılında toplamı 37 trilyon dolar iken, 2008 Küresel Kriziyle darbe yemiş değeri 10
trilyon dolar kadar düşmüş. 2013 yılına
gelindiğinde, neredeyse 3 katı kadar artmış ve 93 trilyon dolara yaklaşmış.
Tablo
1: OECD
Ülkelerindeki kurumsal yatırımcıların toplam yatırım miktarı (Trilyon $)
Şimdi
bu fonların bölgesel dağılımına bakalım. Dünyada paranın nereden yönetildiğini
anlamaya çalışalım.
Aynen
diğer fon kaynaklarında olduğu gibi, Bireysel Emeklilik Fonlarının (BES) büyük
çoğunluğu Anglo-Sakson ülkelerde toplanmış. Bu tezimi destekleyen diğer bir
veri BIS’e (Bank for Intenational Settlements) ait. BIS’e göre, dünyada
finansal işlemlerde doların doğrudan etkisi yüzde 60, dolaylı etkisi ise yüzde
95 kadar.
Tablo 2: Bireysel
Emeklilik Fonları yatırımlarının coğrafi dağılımı (Yüzde)
Şimdi
gelelim bu fonların paralarını hangi yatırım araçlarına yatırdıklarına. Aşağıdaki tablodan da görüleceği gibi, paranın
büyük bölümü hisse senedi piyasalarına gidiyor.
Tablo 3: Bireysel
Emeklilik Fonları varlıklarının yatırımlara göre dağılımı (Yüzde)
Devasa
fonların sahipleri, paralarının büyük bir bölümünü ya doğrudan ya da profesyonel
portföy yöneticileri aracılığıyla borsalara yönlendiriyorlar. Çünkü faizlerin yerlerde süründüğü bir
dönemde tahvil piyasalarındaki getirileri onları tatmin etmiyor.
Para bu kadar bol,
beklenti bu kadar yüksek olunca; dünyada borsaların yönleri, borsaya kote
edilmiş şirketlerin bilanço verilerine göre değil, kur ve faiz değişimlerine
göre belirleniyor.
Ama
bunun ne kadar sürdürülebileceği tartışmalı. FED de bu nedenle hızlı faiz arttırma kararı alamıyor. Çünkü faizler hızlı yükselirse trilyonlarca
dolarlık hisse senedi piyasalarında oluşan balonlar birden patlayabilir. Başta
emeklilik sistemleri olmak üzere bir çok kurumsal yatırımcı ciddi zararlar
yazabilir.
Sözün
özü, önümüzdeki dönemde yaşanacaklar ileride tarih kitaplarında geniş yer
bulacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder