Önümüzdeki hafta yeni
hükümet programı açıklanacak. Önünüzdeki dönemde ekonomide işler çok kolay
olmayacak. Çünkü dışarıda hava değişmeye başladı. Sıcak paraya dayalı büyüme modelinin sonuna geldik. Bunun yerine ne
konacağının, yeni bir büyüme modelinin programda detaylı bir şekilde yer alması
gerekiyor.
Örneğin iç tüketime dayalı bir büyüme modeli
gelecekse büyük bir yanlışla işe başlanacak demektir. Ancak ihracata dayalı
büyüme için kur, enerji ve işçilik maliyetleri gibi konularda devletin
yapacakları açık olmalı. Yanı sıra büyümenin teknoloji, sermeye ve insan kaynağına
bağlı olduğu unutulmamalı.
Dahası, sürdürülebilir büyüme için;
o
Makroekonomik
istikrarı sağlanmak,
o
Yüksek
tasarruf oranı ve yatırım artışına ulaşmak,
o
Düzenlemiş
ve denetlenmiş piyasaların kaynak dağılımında etkinliği artmak,
o
Piyasa
dostu yargı reformu öncelikler,
programda ele alınmalı. Yanı sıra,
·
Maliye Politikası için;
o
Mali
kural çıkarılmalı,
o
Kriz
anında bütçe açığı verebilecek kadar esnek bir gelir ve harcama politikaları
seti olmalı,
o
Vergi
reformu yapılmalı. Doğrudan vergilere ağırlık verilmeli,
o
Kayıtdışılık
minimuma indirilmeli,
o
“Nereden
Buldun?” Yasası çıkarılmalı,
o
Kamu
ihale sistemi yeni baştan düzenlenmeli. Birilerini zengin eden, kamudan kaynak
aktaran değil, teknoloji üreten, tasarruf yaratan yeni sistem kurulmalı,
o
Alt
yapı yatırımları büyümenin lokomotifi olacak,
o
Güçlü
bir yatırım performansı önemli.
o
Kamu
altyapı yatırımları milli gelirin yüzde 5-7 aralığında olmalı.
o
Teşvik
sistemi sanayi envanteri esasında yeniden yapılandırılmalı.
o
Sosyal
güvenlik acilen ele alınmalı, 2030-3040 arasında hızla yaşlanacak olan nüfusun
getireceği ek yük için bugünden alınması gereken önlemler konusunda çalışmalar
başlatılmalı.
o
Sağlık
sisteminde yaşanan sıkıntılara çözüm önerileri geliştirilmeli,
o
Yaşlanan
nüfus için önlemler hazırlanmalı,
o
Emeklilik
sistemine gelmekte olan yükün sadece bütçeden karşılanmasının sürdürülemeyeceği
bilinmeli.
o
Kayıt
dışılıkla mücadele ve prim tahsilatında performans için idari örgütlenmeler,
mahalle sosyal güvenlik merkezleri açılmalı.
·
Para politikası, fiyat istikrarının esas alan, bağımsız ama büyüme dostu
politikaları öne çıkaran bir merkez bankasına bırakılmalı.
·
Piyasalarda rekabeti artırabilmek için;
o
Bağımsız
düzenleme ve denetleme kurumları tekrar ele alınarak yapıları
sağlamlaştırılmalı,
o
Fikri
mülkiyet hakları öne çıkarılmalı,
o
Sözleşme
hukukunun aksaklıkları giderilmeli ve ticari davalarda hızlı karar almayı
sağlayan yargı acilen hayata geçirilmeli,
o
Fiyatlama
mekanizmasının en sade ve basit biçimde çalışmasına, dışarıdan müdahalelerin
minimuma indirilmeli,
o
Piyasalarda
alıcı ile satıcı aynı bilgiye sahip olmalı,
o
Siyasilere
günlük ekonomik müdahale kapıları bir
daha açılmamak üzere kapatılmalı,
Eğer bunlar öncelik olarak belirlenmez, özellikle sıcak
paraya bağımlılık azaltılamazsa kişilikli bir dış politika izlenmesi, bölgesel
güç olma iddiası boş sözler olarak kalır. Yurt dışında yerleşiklere 650 milyar dolardan fazla döviz
yükümlülüğü olan bir ülkenin ekonomik gücü, uluslararası kredi derecelendirme
kuruluşlarının bir açıklamasına bağlıdır. Türkiye riskli ülke, yatırım
yapılamaz dedikleri anda dolar alır başını gider, ekonomide dengeler yerinden
oynar. Ekonomisi bozuk bir ülkenin hem
dış hem de iç politikası olumsuzluklardan etkilenir, bağımsızlığını kaybedebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder