13 Ağustos 2014

Haziran 2014 itibariyle kamu borç stokunun durumu


Kamu borç stokunun artış hızı geçmiş yıllara oranla yavaşladı. Yılın ilk yarısında stok 593,5 milyar liraya çıktı. 2003 öncesindeki ve 2009 yılında görülen artış hızları şimdilik uzakta kalmış gibi görünüyor. Ama unutmamakta büyük yarar gördüğüm bir şeyi hatırlatmadan geçemeyeceğim: Kamu borcunun azaldığı bu dönemde hanehalkının ve özel sektörün borcundaki artış ülkemiz ekonomi tarihinde görülmeyen düzeylere ulaştı.

Bu açıklamayı yaptıktan sonra;

1. Yılın ilk altı ayında kamu borç stoku 5 milyar liradan fazla artmış.



2. Artışın büyük bölümü TL borçlanma sonucu oluşmuş.


3. Hazine içeride döviz borçlanmıyor. Bu nedenle borçların yüzde 70’i TL. Bir anlamda döviz riski azalmış gibi görünüyor.




4. Ancak kamu borç stokunun enstrüman yapısına diğer bir açıdan bakınca başka bir şey göze çarpıyor.  Dağılımda yüzde 31 döviz, yüzde 32 değişken TL, toplam yüzde 64’ü dövizdeki ve faizdeki değişimlere açık bir yapı karşımıza çıkıyor. Diğer bir deyimle, FED ve Bayan Yellen okyanusun öte tarafında hareketlenirse bizim borç stokumuzun üçte ikisi etkilenecek demektir.




5. Kimler Hazineye borç vermiş? Aslında çok dramatik bir değişim yok. Bankalar, şirketler ve yabancılar ağırlıklı bir alacaklı yapısı var. Bankaların içinde de kamu bankaları önde gidiyor. Gerçek kişiler kamu kağıdı almazken, tüzel kişilerin ilgisi devam ediyor.




6. Yabancıların piyasada önemli bir etken olduğu kesin. Yabancı iştahı çok doğal olarak elde ettikleri getiriyle doğrudan ilişkili. Aşağıdaki grafikten de görüleceği gibi reel faizler düştükçe yabancıların devlet iç borçlanma senedi (DİBS) tutma tercihleri azalıyor.



Son söz yerine

Vadelerin uzadığı, faizlerin düştüğü bir borçlanma ortamının sonuna yaklaşıyoruz. Dünyadaki döviz bolluğunun yarattığı bu elverişli çevre yakında yerini yüksek faiz ortamına bırakacak.

Buna karşılık Hazine seçim popülizmi ve bütçe dışına atılan işlemlerle karşı karşıya. Bütçe dışında biriken riskler günü geldiğinde önce nakit sonra borçlanma baskısı yaratacak. Olumsuz etkileri azaltmak için ivedi vergi ve harcama reformlarının hayata geçirilmesi gerek.


Öneri bizden, uygulama parti içi dertlerle ve gelecek seçimlerle uğraşan siyasilerden.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder