Gündem yeni başbakan ve yeni hükümet. Dün
akşam başbakanın kim olacağını öğrendik. Şimdi piyasalar ekonomiden sorumlu
bakanın ve ekibini merak ediyorlar.
Eğer son genel başkan ve başbakan seçimi
ilkelerine bakılırsa Sayın Ali Babacan yeni hükümette olsa bile gelecek
Hazirana kadar görev yapabilecek. Ama bazı medya yorumcuları sürenin
uzatılmasını istiyorlar. Bu yaklaşımlarının nedenini piyasaların Sayın
Babacan’a olan güveni olarak açıklıyorlar.
Güven
bir devlet ve ekonomi için en önemli sosyal sermayedir.
Gelişmiş
ekonomileri gelişme yolundakilerden ayıran en önemli özellik kurumsallaşmadır. İnsanların bu dünyada fani
olduğuna samimiyetle inananlar, devlettin devamlılığını sağlamlaştırmak için
kurumları güçlendirirler. Bizim gibi ülkeler ise kurumları devamlı iğdiş
ettikleri için insanlar öne çıkar. Bir insan giderse devletin, ekonominin
çökeceğine inanılır.
Diğer bir deyimle, devlete ve kurumlarına olan
güven olması gerekenden azdır. Bunun tarihsel nedenleri olduğu kadar ekonomi
politikası seçeneklerinin de önemli etkileri olmuştur.
Yabancıların
alacakları
Şimdi piyasa oyuncularının ve yabancıların
neden belli isimleri ekonomi yönetiminde görmek istediklerinin nedenlerinden
birine yakından bakalım.
Aşağıdaki
Tabloda 2002 ve 2014 Haziran sonu itibariyle
yabancıların portföy yatırımları ile dışarıdan alınan kredilerin toplamı
görülüyor.
2002 sonunda 24 milyar dolar kadar olan portföy yatırımları toplamı geçen
Haziran itibariyle 190 milyar dolara yaklaşmış. Artışın büyüklüğüne iyi bakın.
Özellikle bankaların ve şirketlerin son dönemde ihraç etmeye başladıkları
şirket tahvillerinin büyüdüğü gözden kaçmıyor.
Daha önemlisi özel sektörün yurtdışından aldığı kredilerdeki çok hızlı değişim. Türkiye son 12 yılda kamu
borçlarını azalttı ama buna karşılık özel sektör, özellikle bankalar, dışarıdan
milyarlarca dolar borç aldı. Dışarıya olan
kredi borçlarının toplamı 305 milyar dolara yaklaştı. Bu on iki yılda üç
kat artışa karşılılık geliyor. Ama bankalardaki artış daha hızlı. 2002 yılı
sonunda 6,7 milyar dolar olan kredi stoku bu yılın ilk yarısında 90 milyar
doları geçmiş.
Yurtdışında yerleşik kişilerin içerideki
bankalarda açtıkları mevduatın toplamı
da 47 milyar doları geçmiş.
Tablo:
Yabancıların hisse senedi tahvil stoku
Gelinen noktaya
daha geniş açıdan bakmak için aşağıdaki grafiği hazırladım. Hem sıcak para
stokunun hem de uluslararası döviz pozisyonu açığının milli gelire oranı almış
başını gidiyor. Rakamlar tarihi düzeyinde.
Grafik: Türkiye'nin döviz yükümlülüklerinin milli gelire oranı
Ne olur demeden
önce 2000 ve 2007 yıllarındaki düzeylere ve sonrasındaki gelişmelere bir bakın.
Geçmişte yaşananların sonuçlarını hatırlayanlar
yaklaşmakta olan dış değişimlere dikkat çekmeye çalışıyorlar. Ekonomi
yönetiminde tecrübe kaybına tahammülleri yok. Bir anlamda, ekonomin geleceği sıcak para tarafından ipotek altına
alınmış durumda. Sıcak paracılar ne derse o oluyor.
Ama yüz milyarlarca dolar alacağı olanların,
piyasalarda etkili olacak her değişikliği yakından izleme ve söz söyleme hakkına
sahip olduklarını, hoşlanmasak ta kabul etmek zorundayız. Suç onlarda değil.
Ekonomiyi sıcak paraya mahkum edenlerde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder