Borçlanmanın doğal
olduğu anlayışı her geçen gün yayılıyor. Yaygın anlayışa göre; tüketmek, ithal
etmek, büyümek için dışarıdan borç almak gayet doğal. Çoğunlukla alınan borcun
bir maliyeti olduğunu düşünülmüyor. Dahası gerek duyulmadığı için hesaplanmasına
da gerek görülmüyor. Sanki elin adamı, biriktirdiği paraları, hilali ahmer
hayrına bize veriyor.
Dışarıdan borç almanın
iktisadi ve siyasi maliyetlerini uzun uzun anlatmama gerek yok. Tarih okuyanlar
benden daha iyi biliyorlar.
Ancak asıl düşünülmesi
gereken şey başka: Borçlanman gelecek nesillerin gelirlerine el koymaktır. Çocuklarımızın,
torunlarımızın paralarını bugünden yemektir. Dolayısıyla konuya çok titiz
yaklaşmazsak vicdani sorumluluğumuz daha da artar.
Buradan yola çıkarak ben
de sizlere yardımcı olmak için, her yıl yabancılara ne kadar faiz ödediğimizi
hesaplayama çalıştım. Aşağıdaki tabloyu
hazırladım. Tablonun mantığı basit. İlk sırada yer alan veriler, dış
borçlar için ödenen faizleri T.C. Merkez Bankası’nca her ay, ayrıntılı bir
biçimde yayımlıyor. İç borçlanma senetleri (DİBS) için yabancıya ne kadar faiz ödendiğini
kendim hesapladım. Hazine 2004 yılından buyana iç borçların alıcıya göre
dağılımını yayımlıyor. Buradan yola çıkarak, yabancıların, satın aldıkları kâğıt
oranında faiz geliri elde ettiklerini varsaydım.
Bu para gözünüze küçük
görünebilir.
Birkaç örnekle açayım.
Basından edindiğim
bilgilere göre; Marmaray’ın inşaat
gideri 3,6 milyar dolar, Avrasya
tünelinin ki ise 4 milyar dolarmış. Eğer bu rakamlar doğru ise, Türkiye
yabancılara ödediği faizle, her yıl 3 tane Marmaray veya 3 tane Avrasya Tüneli
yapılabilirmiş. Siz bu hesabı 3. Boğaz Köprüsü veya Osmangazi köprüsü için de yapabilirsiniz.
Hele bir de verilerin
başlangıç yılı olan 2004 ten geçen yılın sonuna kadar yapılan faiz ödemelerini
toplarsak resim daha değişiyor. Yabancılara,
son on iki yılda 170 milyar dolara yakın ödeme yapılmış. Nedense burada 40’dan
fazla Boğazı geçen tünel yapılabilirmiş gibi bir hesap yapmak bana çok akılcı
gelmedi.
Bunun yerine, konunun
uzmanları; bu parayla ne kadar fabrika
yapılabilirdi, fabrikalarda kaç insan iş bulabilirdi, böylelikle yüzde 12,1 ile
rekor kıran işsizlik ne kadar azalabilirdi gibi hesaplar yapsalar daha iyi
olur diye düşündüm.
Haksız mıyım?
SON SÖZ: Yarını tehlikeye atacak eğlencelerden uzak durmalısın. (George Herbert)
SON SÖZ: Yarını tehlikeye atacak eğlencelerden uzak durmalısın. (George Herbert)
Tablo:
Yabancılara ödenen faiz
Kaynak.
Hazine Müsteşarlığı, TCMB ve kendi hesaplarım
Sn Yıldız;19.yy Çin'lilerin opiuma alıştırılmaları gibi bir durum sözkonusu.Bir ahbabıma oğlunun bagkur'a kaydını niye yaptırmadığını sordum cevabı :kazanılan paradan bağkur'a para kalmadığı şeklinde oldu.Peki para az ise her yere özel arabanla gidiyorsun buna parayı nerden buluyorsun sorusuna cevabı eee ben artık ihtiyarladım,o çalışacak ben yiyecem şeklinde oldu.Oğlana dedimki babanı dinleme ne yaparsan yap artık kendin için çalış baban seni sömürüyor.Nasılki diye sordu,anlattım Bagkur'a para yok benzine var,MTV'ye para var,ZTS'na para var bagkura yok,ee herşeye para var senin emekliliğine para yok.Abi bunların hepsi taksitle ödeniyor,emeklilik için 32 sene yaştan dolayıpara ödemek gerekiyor.Değermi dedi tilt oldum ve sen bilirsin deyip ayrıldım.
YanıtlaSilYani günü yaşa yarına Allah kerim....
SilSevgili Hakan;
YanıtlaSilSevgili Münir Yetkin vesile oldu, yazını okudum. Ellerine, emeğine ve zihnine (aklına) sağlık. Kullandığın aforizmalar da süper (Webster ve Herbert). Ben de "aforizmasal" bir katkıda bulunayım: "Durum vahim, ama ümitsiz değil! (mi)" (Konrad Adenauer).
Tekrar ellerine sağlık kıymetli kardeşim.
Ömer Berki