Dünyada
devam eden ekonomik sorunlar için çözüm arayışları devam ediyor. İktisatçılar
başta hanehalkının ve şirketlerin neden harcamalarını azalttıklarını anlamaya
çalışıyorlar.
Bu
bağlamda ING Bank çoğunlukla gelişmiş ülkeleri kapsayan yeni bir kamuoyu araştırmasının sonuçlarını
paylaşmış.
Arkadaşımın
gönderdiği özeti aktarayım.
Sonuçlar
benim yaşıtlarım için oldukça ilginç. Gençler,
doğal olarak, bizim gençliğimizden çok farklı.
Biliyorsunuz artık klasik ekonomi teorileri yetersiz gelmeye başladı,
çünkü dünyadaki tüketicinin profili ve davranış biçimi
değişmeye başladı (18-35 yaş arası). Gençler
alışılmışın dışında reaksiyonlar veriyorlar. O yüzden onları
algılamadan ekonominin seyrini ve gidişini anlamamız zor.
Bu yeni tüketicilerin özellikleri ve yaşam
felsefeleri nedir?
Gençlerin bir bağımlılıkları yok. Bu yüzden milliyetçilikten uzaklar.
Dünya vatandaşı olmayı hedefliyorlar. Dinlere ve ideolojilere
karşı soğuklar.
Ama hayvan haklarına, çevreye, insan haklarına duyarlılar. Genel
olarak aktivistler. Sosyal sorumluluk projelerinde yer
alıyorlar. Algıları açık, çok hızlı öğreniyorlar.
Sabah 9 akşam 5 tipi işlerde çalışmak
istemiyorlar. Yaratıcı, yükselen trendi olan, uluslararası işlerle
ilgileniyorlar. Konut alıp, hayat boyu ev kredisi ödemek istemiyorlar.
Çoğunluğu evlenip tek bir kişi ile ömür geçirmeye sıcak bakmıyor. Evlenirlerse de uzun sürmüyor, bir kaç
yılda boşanıyorlar. İleri yaşlarda, belki bir çocuk yapabilir diyorlar.
Lüks araba alıp borç ödemek istemiyorlar. Bu sistem hantal geliyor onlara. Duruma göre bisiklet, motosiklet,
taksi ve metroyu tercih diyorlar.
Haute Coutere denilen lüks giyime de bakış açıları farklı. İmkânları
olsa bile bu markalara büyük paralar harcamak istemiyorlar. Onun yerine şık, spor, rahat kıyafetleri
seçiyorlar. Sloganları “Ulaşılabilir Lüks”.
Teknolojiye ve iletişime sınırsız para harcayabiliyorlar. Çünkü bu
onlar için özgürlük demek. Konuta, arabaya, lüks giyime
para harcamak yerine eğlenceye, yeme-içmeye ve seyahate
para harcıyorlar. Bir kaç yıl
çok çalışırlarsa sonraki bir iki yılı dünyayı gezmek için
ayırmayı hedefliyorlar.
Emekli olarak ve konut alarak güvence sağlamakla ilgilenmiyorlar. Bunun
yerine yükselen trendi olan işlerde yaratıcı buluşlar ve işler yaparak
hayatları boyunca yetecek paraları kazanmayı hedefliyorlar.
Anı yaşıyorlar. Tasarruf yapmıyorlar. Yani kısacası hayatlarını ev, araba,
okul taksitlerine adamayı istemiyorlar.
Dolayısıyla genel ekonomi
kuramlarında geçen “şu
koşullar gerçekleşirse tasarrufa ya da tüketime yönelme olur”
gibi teoriler işlememeye başlıyor. Çünkü tüketici profili
değişiyor. Dünya ekonomisinde durgunluk baş gösteriyor. Klasik
tüketim düşüyor.
Yukarıdaki saptamaların geniş bir kısmı bizim
kent gençliğimizle uyumlu gibi. Sanki Gezi olaylarında ortaya çıkan ve hepimize
“bunlar da kim” sorusunu sorduran gençlerin profiline benziyor.
Gençlerin çoğunluğu bizim nesilden farklı olarak bireyci. Bu nedenle daha
fazla özgürlük talep ediyorlar. Tepkilerini mitinglerde değil sosyal medyada
dile getiriyorlar. Bir araya gelip konuşmayı, tartışmayı, eylem yapmayı pek
sevmiyorlar. Böylelikle bir emir/komuta zincirine tabi olmadan siyasi ve/veya
sosyal tavır aldıklarını düşünüyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder