Geçen haftayı dolarda yaşananların iç tartışmalardan mı
yoksa dışarıda yaşanan oynaklıktan mı kaynaklandığını tartışmakla geçirdik. Ben
böylesi tartışmalara genellikle gülerim. Konu döviz olunca suçluyu dışarıda
aramak işin kolayına kaçmaktan başka bir şeye yaramıyor.
Ne demek istediğimi bazı rakamları da kullanarak açmaya
çalışayım. Ama önce bir bilgi. Veriler hep 2009 ile karşılaştırmalı olacak.
Nedenini sonra açıklayacağım. Dolayısıyla
buraya dikkat edin lütfen.
Önce finansal kesim dışındaki firmaların döviz varlık ve
yükümlülükleri arasındaki farkı hatırlayalım. 2009 yılında 70,7 milyar dolarmış.
Yani şirketlerin döviz borçları, döviz varlıklarından yaklaşık 71 milyar dolar
fazlaymış. Bu rakam 2014 sonunda 183,2 milyar dolara çıkmış. Artışa bakar
mısınız?
Şirketlerin döviz artışından şikayetlerinin ana nedeni bu
açık. Dolardaki her bir kuruşluk artış onlara 183 milyar kuruş ek yük
getiriyor. Yılbaşından buyana artışın 30 kuruş kadar olduğunu düşünürseniz
gerisini siz hesaplayın.
Peki bu hızlı artışın
nedeni ne acaba? Bakalım.
Yanılmadınız şirketlerin aldıkları nakdi döviz kredileri. Döviz
yüklerinin artması. Nakdi döviz kredileri 2009 yılında 132,5 milyar dolar iken
geçen yıl 253,3 milyar dolara çıkmış. “Ne var bunda, özel sektör teminat
vermeden dışarıdan/bankadan kredi alamaz. Teminatı vardır.” diyorsanız,
yukarıdaki ek yük hesabına bir kez daha bakın derim.
Şimdi gelin bu kredilerin ne kadarının yerli bankalardan
alındığı araştıralım. İşin özü burada
zaten. Yerli bankalardan alınan nakit döviz kredileri toplamı sadece 2009
yılında 50,3 milyar dolarmış, 2014 yılı sonunda 171,5 milyar dolara ulaşmış.
Diğer bir deyimle toplam
nakit döviz kredilerinin yüzde 68’i yurt içinden sağlanmış. Bu oran 2009
yılında sadece yüzde 37 imiş.
Şimdi böylesine hızlı artışı fonlamak için bankaların
nereden döviz bulduklarını anlamaya çalışalım. Yine TC Merkez Bankası
verilerine bakalım. 2009 yılından
bankaların dışarıdan aldıkları kısa vadeli borçların toplamı 25,2 milyar dolar.
Geçen yılsonunda ise 96 milyar dolar. Yani içeride yerleşik bankalar hem
artan döviz tevdiat hesaplarını hem de yurt dışından aldıkları dövizli borçları
şirketlere kredi olarak dağıtmışlar.
2009/15082 sayılı
Bakanlar Kurulu Kararı
Bütün bu gelişmeleri
açıklayan olay yukarıda numarasını verdiğim 16 Haziran 2009 tarihli Resmi
Gazete ‘de yayımlanan Kararname ile başlıyor. Bu tarihten önce ihracat,
yurtdışı müteahhitlik ve turizm gibi döviz geliri olmayan şirket ve kişiler
yerli bankalardan döviz kredisi alamıyorlardı. Hükümet 2009 Krizinin etkilerini
azaltmak adına kambiyo mevzuatının en son direnç noktalarından olan dövizli
krediler sınırlamalarını kaldırdı.
Türkiye böylelikle
tam bir sıcak para cennetine dönüştü. Dışarıdan çok düşük faizlerle kaynak
bulabilen bankalar getirdikleri dövizleri, TL kaynaklara oranla daha ucuza
şirketlere kredi olarak dağıttılar. O
zaman alan da memnundu veren de. Hükümet te, krizin etkisinde olan ekonomide,
ucuz kredilerin büyümeye katkısı olur diyerek yaklaşan seçimler nedeniyle olaya
gözlerini yumdu.
Ama o zaman ucuz diye yenen dövizler şimdi rahatsız etmeye
başladı. Çünkü bol dövizin sonuna geldik. Şimdi dışarıda bir kelebek kanat
çırpınca bizde sanki kartal kanadının hareketi kadar oynaklık yaratıyor. Çünkü
ekonomi aşırı dolarize oldu ve sıcak paraya mahkum edildi.
Eğer sıcak para daha dikkatli yönetilemezse ekonomiye
maliyeti çok yüksek olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder