Kamu borçlarındaki gelişmeler fazla önemsenmiyor. Bunun iki
nedeni var: Birincisi, borç özellikle kamunun dış borcu eskisi kadar yüksek
değil. İkincisi, özel sektör ve hanehalkı o kadar borçlu ki onların derdiyle
ilgilenmekten kamu unutuldu.
Dahası ekonomiden pek anlamayan, kamu borç konusunu hiç bilmeyen
ama bu konuda yazı yazanlara yorum yapanlar stoku geçmişle karşılaştırıp akıl
veriyorlar. Borçlanabilirsiniz diyorlar. Geçmişi bırakın, tarih oldu. Stokun
geleceğine bakın. Çünkü konu nasıl ödediğimiz değil nasıl ödeyeceğimiz.
Bu durum öylesine bir ortam yarattı ki, duyumlarıma göre;
Ankara’da hem iktidar hem de muhalefet, seçimler için yaptıkları hazırlıklarda
popülizm gazına sonuna kadar basmışlar. Bol keseden harcamalara kaynak olarak
da “Nasıl olsa kamu borcu eskisi kadar yüksek değil” söylemlerini
kullanıyorlarmış. Yani seçmene verdikleri sözleri yerine getirmek için devleti
yeniden borçlandıracaklarmış.
Ama rakamlar buna pek izin
verecek gibi değil.
İlk veri seti dış
borçlarla ilgili. Aşağıdaki tabloda, 2006-2015 yılları arasındaki dış borç
servisi (anapara ve faiz ödemeleri) rakamları var. Görüldüğü gibi, 2009 yılından sonra Hazine neredeyse
anapara kadar faiz ödemesi yapmaya başlamış. Faiz ödemelerinin anaparaya
oranı 2013 yılında yüzde 84’ü geçmiş. Toplam ödemelerin ise yarısına yaklaşmış.
Dış borcun vadesi uzun, faizi yüksek olduğu için devlet
eskisine oranla daha fazla faiz ödemesi yapmaya başlamış. Faiz yükü artmış.
Şimdi dışarıda faizler düşük oradan alalım yaklaşımıyla
yeniden dış borca yüklenilirse yüksek faiz ödemelerine bir de anapara ödemeleri
eklenir. Sonuç Hazine’nin döviz ihtiyacının artması, kur riskinin
yükselmesidir. Unutmayın her kur artışı bize vergi olarak dönmektedir.
Bir de iç borç
stokuna bakalım. O tarafta da dengelerde hafif bozulmalar var. Tamam, vadeler
uzamış, borçlanma miktarı azalmış, faizler düşmüş. Ancak stok 2009 Küresel
Krizinden bu yana önceki halinde de değil.
Bir bor stokunun en önemli göstergelerinden birisi, faize
olan duyarlılığıdır. Faiz değişince stok nasıl ve ne kadar zamanda etkilenir?
Doğal olarak faizler aşağı giderken sorun olmaz. Ancak gelecek dönemde eğilim
yukarı yönlü ise borç stokunun ne kadarı etkilenecek? Faizler yükselince borç
ne kadar artacak?
Aşağıdaki grafiği, Hazine Kamu Borç Yönetimi Raporlarından
yararlanarak hazırladım. İki oranı
gösteriyor. Birincisi vadesi 12 içinde dolacak olan miktarın toplam iç borç
stokuna oranı (siyah çizgi). Rakamlar 2006 yılında yüzde 35’ler civarında olan
oranın, 2014 sonlarında yüzde 15’lere kadar düşmüş. Vade uzamış. İyiye işaret.
Ama son aylarda çizginin yönü yukarıya doğru. Az da olsa bir sıkışma eğilimi
görülüyor. İç borcun yüzde 17’sinin vadesi gelecek 12 ayda dolacak ve Hazine
yeni faiz seviyelerinden borçlanacak.
İkinci oran daha
önemli. Faizlerdeki değişimin iç borç stokuna etkisini daha net gösteriyor.
İç borç stokunun ne kadarının faizinin 12 ay içinde yenileneceğini belirtiyor (kırmızı
çizgi). 2006 yılında iç borcun yüzde 80’nin faizi bir yıl içinde değişmiş. Şimdi
oran 55’lere kadar inmiş ama onunda yönü yukarıya doğru.
Bu şu demek; faizler artmaya başlayınca iç borç stokunun
yarısı bu artıştan etkilenecek. Oldukça yüksek bir oran. Diğer bir deyimle, FED
faizleri yükselmeye başlayınca, artışın bizdeki bir etkisi de kamu borç stokunun
faizlerinde artış olacak.
Büyüme bu kadar yavaşlayınca azalan gelirler nedeniyle bütçe
açığının büyüyeceği bir döneme giriyoruz. Yanı sıra faizler de artacak.
Öyleyse; Ey siyasi karar alıcılar, nasıl olsa borçlar düşük
diyerek seçmene bol keseden söz vermeyin. Önce seçmene bir avuç verip, sonra
bir sepet geri almayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder