Türk
Lirasının Dolara karşı verdiği mücadeleyi basitleştirerek anlatabilmek için bir
futbol maçı örneği vermeye çalışacağım. Ne kadar tehlikeli bir iş yaptığımın
farkındayım. Böylesine ciddi ve karmaşık bir konuda metafor yapmak hiç kolay
değildir. Ama anlayışınıza sığınarak denemek istiyorum. Hatalarım ve eksiklerim
olursa yardım edersiniz nasıl olsa.
Maça
başlamadan önce takımları kısaca tanıtayım. Dolar, dünya şampiyonu bir takım. Hangi ülkeden hangi futbolcuyu
almak istese birkaç günde transferi bitiyor. Alt yapısı güçlü, parası bol,
taraftarı tüm dünyaya yayılmış.
TL ise bizim süper
amatör ligde oynuyor. Kadrosu geniş ama dünya liglerinde oynayabilecek kalitede
futbolcusu yok. Alta yapısı zayıf. Stadının standartları düşük, üstü açık.
Döviz yağmuru yağınca sahada top oynamak zorlaşıyor.
TL
kulübünün başkanı, patronu hükümet. Doğal olarak her maçı protokol tribününden
seyrediyor. Teknik direktörü ise TC Merkez Bankası Başkanı. Aslında dolar için
de durum aynı. Onun patronu Beyaz Saray’da oturuyor, teknik direktörü de FED
Başkanı. Arada bir fark var. Karşı
takımın patronu ikide bir tribünden bağırıp takıma taktik vermiyor. Bir
söyleyeceği varsa usulü dâhilinde, genellikle arka odalarda konuşuyorlar.
Dört ana unsur
Bu
tür döviz maçlarının taktikleri dört ana eksene oturtulur: Sermaye hareketlerinin (kambiyo) kontrolü, Uluslararası rezervler,
Makro ihtiyati önlemler ve merkez bankasının politika faizleri.
Kambiyo kontrolü; patronun,
hükümetlerin işidir. Olup olmayacağı kararını onlar verir. Eğer kontrol varsa,
zaten çok güçlü olan döviz takımının hücumlarını savunmak kolaylaşır. Ancak çok
sıkı kontrol olması durumunda da, eğer istenirse, yabancı oyuncu almak
(dışarıdan kaynak getirmek) zorlaşır. Kambiyo rejiminin tamamen
serbestleştirildiği durumlarda takımın defansı hiç yokmuş gibidir. Doların her
hücumunu savuşturmak için diğer araçlara mahkûm kalınmaktadır. Kambiyo kontrolü
olmayan durumlarda rakip sahada pres yapmak ta imkansızdır. Her hücumu kendi
sahanda kabul etmek gerekir.
Defans
bu kadar kötüyken orta sahaya bakalım. Orta sahanın defans ağırlıklı oyuncuları
uluslararası döviz rezervleridir. Gerektiği
durmalarda, piyasaya müdahale etmek, TL’yi korumak için alım veya satım
yapılmak istendiğinde TCMB’nin kabiliyeti döviz rezervlerinin büyüklüğüyle
sınırlıdır. Büyüklüğün ölçüsü miktar değildir, en azından üç aylık ithalat ve
dış borç ödemelerinin toplamının rezervlere oranı önemlidir. Bugün Merkez
Bankasının net 38 milyar dolar rezervi var. Oysa üç aylık yük 100 milyar dolar
civarında. Yani yeterli değil.
Orta
sahanın diğer bir bloku, daha çok hücum ağırlıklı oynayan bölümü makro ihtiyati önlemlerdir. Kredi
karşılıları, vergilendirme, karşılık ayırma gibi işlemlerle aşırı döviz
oynaklıklarının azaltılmasına yönelik işlemlerdir. Ancak sıcak paranın
ekonomiyi bu kadar kapladığı bir ortamda ne kadar etkili olabileceği tartışma
konusudur.
En
son TL takımının yıldız oyuncusuna gelelim. Kısa vadeli faiz politikasına. Geçmişte birçok maçta güzel goller
attığını biliyoruz. Her ne kadar attığı goller galibiyete yetmiyorsa da aslında
etkili bir eleman. Etkisini azaltan etkenlerin başında yukarıda belirttiğim
savunma hattının eksikliği var. Yanı sıra ekonomideki yapısal sorunlar da
takımın döviz karşısındaki başarını etkiliyor.
Yine yapısal
reformlar
Yapısal
reformları takımın alt yapı sorunlarına benzetebiliriz. Yetersiz alt yapıdan
yetişen futbolcuların da ne kadar başarılı olabileceğini biliyoruz. Sorunlara
özetle değinip geçelim: Üretimi esas
alan politika seçenekleri (rekabet + teşvik politikaları), sıcak paranın yönetilmesi, kayı dışılıkla mücadele (vergi + teşvik
+ mali disiplin politikaları), hükümetlerin
günlük ekonomiye müdahalesini minimuma indirmek ( kamu ihale sistemi +
bürokrasinin azaltılması).
Şimdi
herkesin aklında “Ne olur bu doların hali?” sorusu var. Bana göre maçın galibi
belli. Bizim takımın defansı çok zayıf. Öyle ki, ceza sahasının çevresindeki
serbest vuruşta baraj kuracak savunma oyuncu yok gibi.
Dahası maçı kendi
sahamızda oynadığımız sanıyoruz ama taraftarların büyük çoğunluğu rakip takımın
yeşil formasını giymiş. Utandığı için tezahürat yapmıyorlar. Ama her gol
atıldığında hemen ceplerini yokluyorlar. Diğer bir deyimle Merkez Bankası
sahada yalnız, destekçisi yok. Başarı şansı çok sınırlı.
Olan
benim kendi başına değerini korumaya çalışan Türk Lirama oluyor.
Sevgili Hakan kutluyorum.
YanıtlaSilKonuyu futbolla özdeşleştirerek açıklaman gerçekten çok güzel.