29 Mart 2015

Ne olur biri bana akıl versin!

Ben devletten çalmanın, kul hakkı yemenin en büyük günah olduğuna inanan küçük bir memur ailesinde yetiştim. Rahmetli babamım, masasından bir kalem aldığım için verdiği cezayı hayatım boyunca hiç unutamam. (http://hakan.hozyildiz.com/makale/?id=501#babamin-tokati)

Kamuda çalıştığım dönemde çoğunlukla akçeli işlerle uğraştım. En son devletin iç borcu ve nakit idaresinde sorumluluğum vardı. Yanlış yapmaktan korktuğum kadar hiç bir şey beni rahatsız etmedi. Sonunda  alnımın akıyla emekli oldum.

Hiç aklımdan çıkmaz. Emekli olduğumu duyan rahmetli anneme, beni çok sevdiğini söyleyen bir komşusu, “İyi olmuş hiç bir işimize yaramıyordu zaten.” diyerek tepki göstermiş. Rize’nin küçük bir köyündeki insana doğrudan ne faydam olabilirdi ki? Ben Hazine’de çalışıyordum. Sonradan öğrendiğim kadarıyla, iş arayan oğluna iş bulamamış, köy yolunun betonlanmasına bütçeden para aktarmamıştım.

Kısacası benden adam olmazdı. Ne yiyordum ne de yediriyordum.


Şimdi bunlar nereden aklına geldi diye sormayın lütfen. Geçen gün gazetelerde, Başbakanlık Başdanışmanı Etyen Mauhçupyan’ın aşağıdaki konuşmasını okuyunca bende film koptu.

Mahçupyan şöyle konuşmuş: "Rakamdan emin değilim; ama son araştırmalarda Ak Parti’ye oy veren seçmenlerin yüzde 70’i yolsuzluk olduğuna inanıyor. Yolsuzluk da olmuştur. Gerçi yolsuzluk 90 yıldır oluyor, AK Parti hükümetinde de olmuştur. Ama halk darbe tehlikesini de görüyor. Darbe tehlikesi ile yolsuzluğu kıyaslıyor halk. İkisi arasından darbenin daha kötü olduğunu görüyor ve yolsuzluğu seçiyor. Yolsuzlukla mücadele daha kolay çünkü. AK Parti de hatalar yapıyor. Sonuçta siyasi bir parti. Ama doğru yaptıkları, yanlış yaptıklarından daha fazla."

İktidar partisi yaklaşık 19 milyon oy alıyor. Bunun yüzde 70’i de kabaca 14 milyon insan eder. Çarpın bunu üçle etti mi 42 milyon? Toplam nüfusun yarısından fazlası yolsuzluğa inanıyor. Sıradan bir olay olarak algılıyor. Siyasetçilerin ve kamu görevlilerinin yolsuzluk yaptığını biliyor ama sesini çıkarmıyor.
Bu nasıl bir toplumdur ki kendi cebinden para çalanlara ses çıkarmaz? Bu toplumda dini inanç bu kadar mı düşük seviyelerde? Kimseye “haram yemeyin, kul hakkı yemeyin” diye eğitim verilmiyor mu? Zorunlu din dersleri yok mu? Bu derslerde ne öğretiliyor? “Yolsuzluk yapan sizdense ses çıkarmayın” mı deniyor? Böyle bir şey olabilir mi?

Biz de çalsaydık, çevremize dağıtsaydık doğru mu yapmış olacaktık? İnanın bu bile aklıma geldi? Ama çocuklarımın boğazından haram lokma geçmedi, geçmemeli.

Bunca tepkimin nedeni, Mahçupyan Başbakanlıkta resmi kimliği olması. Yazar olarak konuşsa, dediklerine boş verin der geçerdim. Ama resmi bir görevi var. Hükümeti, daha önemlisi Başbakanı temsil ediyor.

Üstüne üstlük bir de Avrupa’da konuşuyor. Şimdi siz Avrupalı olsanız, yolsuzlukların bu kadar sıradanlaştığı bir ülkeye borç para verir misiniz? Veya para verirken risk algılamanız nasıl olur? Faizin üstüne ne kadar risk primi koyarsınız? Ben bu konuşmayı dinleyen veya okuyan bir yabancı olsam Türkiye’ye bakışım 180 derece değişir.  

Dolayısıyla, kamu görevlileri kişisel görüşlerini kendilerine saklamalıdırlar. Koca Türkiye Cumhuriyeti’ni yolsuzluklar ülkesi olarak gösterme işini üstlenen ve bunda başarılı olanlar zaten var. Bir de bu işlere doğrudan bulaşmayanlar konuşmasa çok iyi olacak.


Vah benim zavallı ülkem. Kimlerin eline kaldın!

1 yorum:

  1. Sevgiili Hakan, yazı ve sorular çok güzel. Ancak Etyen'den daha fazla bir şey beklenmeyeceğini hepimiz biliyoruz. Türkiye'deki din, dindarlık anlayışından da... Senin, benim, bizim bildiğimiz, babalarımızdan öğrendiğimiz, namus, haram lokma anlayışının da dinle filan alakası yok biliyorsun. Yabancı ülkelerde, Batı'da yolsuzluk daha az. Hepsi Hıristiyan... Nasıl oluyor? Bu, "terbiye" anlamında eğitim, görgü, kültür işi... Din derslerinde haram helal filan öğretilmiyor. Anneden, babadan, yakınlardan, çevreden, toplumdan öğreniliyor. Elbette ideolojiyle de alakası var galiba...

    Bir de benim bildiğim "kör cahil"den ziyade "zır cahil "kullanılır Anadolu'da. Ama ben orta Anadolu'danım, belki sizin oralarda böyle...

    YanıtlaSil