Mali
disiplinden bahsederken, bütçe dışı yükümlülükler geçiştirilir oldu. Doğaldır,
önemi kriz gelene kadar anlaşılmaz. Ekonomi darbe yemeye başlayınca, bütçeye
gelen önceden hesaplanmayan, beklenmedik (!) yükler can acıtıcı olur.
Dünyada
bu konuda yapılan çalışmalar dikkat çekiyor. Son olarak, OECD koşullu yükümlülükler konusunda, “Koşullu Yükümlülüklerin Yönetiminde Kamu Borç Yöneticilerinin Rolü”
başlıklı yeni bir çalışma yayınladı. Güzel olan yazarının, geçmişte birlikte
çalışmaktan gurur duyduğum, Hazine şube müdürlerinden Lerzan Ülgentürk olması. Kendisini kutluyorum.
Çalışma
üç tür koşullu yükümlülükten
bahsediyor. i) Kamu kredi garantileri, ii) Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projelerinden
gelen yükümlülükler ve iii) Kamu destekli sigorta sistemleri.
İlkine örnek olarak, KİT’ler, belediyeler ve bankalar için verilen dış borç
garantileri verilebilir.
KÖİ garantilerini artık çoğumuz, köprü, otoyol ve hastaneler için verilen
garantiler ile bu projelerin dış borç üstlenimlerinden biliyoruz.
Üçüncü türe örnek olarak, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun mevduat garantileri ile
tarım sigortalarına verilen katkıyı gösterebiliriz.
Gelişmiş
ekonomiler de dahil edildiğinde, koşullu yükümlülüklerin, finansal sektör destekleri,
altyapı projelerine kredi kolaylıkları ve KOBİ finansman modellerinde ortaya
çıktığı anlaşılıyor. Bunlar son Küresel Krizin etkilerini minimize etmek için
gösterilen çabalar. Amaç bütçe açıklarını büyük göstermemek için öne çıkan bu
işlemlerde, şeffaflık öne çıkarılmadıkça risk algılaması artıyor.
Türkiye’yi
göz önüne alırsak: köprü ve otoyol projelerine verilen garantiler; Kredi
Garanti Fonunun kapsamının genişletilmesi; Hazine dış borç garantilerinde
bankaların aldıkları dış kredilere verilen garantilerin payının artması, bizdeki
gelişmelerin de koşullu yükümlülüklerin artışı yönünde olduğunu söyleyebiliriz.
Bunula
beraber, piyasa yorumcularının büyük
çoğunluğu, bütçe dışı işlem olması nedeniyle, verilen garantilerin mali
disipline büyük etkisinin olmayacağını düşünüyorlar.
Bunun
ne kadar doğru bir yaklaşım olduğunu anlayabilmek için, daha önceki yazımda ele
aldığım mali kırılganlık endeksine (grafikteki mavi çizgi), KÖİ projelerini ve
Hazine Garantili Borç Stoku verilerini ekleyerek yeni bir mali kırılganlık
endeksi (grafikte kırmızı çizgi) hazırladım. Yeni endeksi hazırlarken, KÖİ proje stokuna %0,0002, Garantili Dış Borç
Stokuna ise %0,0003 gibi oldukça küçük ağırlıklar verdim.
Aşağıdaki
grafikten de görüldüğü gibi iki
endeks arasında çok büyük fark var. KÖİ projelerinin sıçrama yaptığı 2012 yılından
sonra iki endeksin yönü değişiyor. Klasik mali kırılganlık endeksi aşağı
giderken, KÖİ ve garantili borçları içeren endeks hızla zirve yapıyor. Diğer bir deyimle, KÖİ projeleri ve hazine
garantileri gibi koşullu yükümlülükler hesaba dahil edilince kırılganlık
beklenenden çok artıyor. Tekrarlamakta fayda var. Şartlar normal iken sorun
olmayan koşullu yükümlülükler, kriz anında kırılganlığın büyümesine neden
olurlar.
Dolayısıyla mali kırılganlık değerlemesi yaparken, sadece bütçe
açıklarına değil, köprü, otoyol, hastane garantileri gibi bütçe dışındaki
işlemlere de bakmak mutlak zorunluluktur. Onları dikkate almayan değerlendirmeler
eksik ve değersizdir.
Son söz: Toplum, gerçek değerden çok yalancı değerlere önem verir. (La Rochefoucauld)
Grafik: Mali Kırılganlık Endeksleri
Kaynak: Hazine Müs.lığı ve Kalkınma Bakanlığı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder