15 Şubat 2015

#ÖzgecanAslan ların öldürüldüğü ülkede büyüme isterse yüzde bin olsun

Canım ülkem öyle bir hale getirildi ki insanın inanası gelmiyor.

Gencecik bir yavru, önce tecavüz ediliyor sonra öldürülüyor. Yetmiyor cesedi yakılıp dere kenarına atılıyor.

Buraya kadar her yerde olabilecek hayvanlık sahneleri.

Bunu yapabilenlere insan diyenin...

Ama beni korkutan, ülkemin geleceği hakkında endişelendiren tarafı başka. Bazı yalaka ve sapık gazeteci ve siyasetçi tiplemelerinin sosyal medyada utanmazca ortaya çıkıp; cinayete kurban giden kadınların sosyal durumlarını ve ahlak anlayışlarını hatta daha adicesi mini etek giymelerini tartışmaya kalkmaları.

Aklıma mukayyet olamıyorum.


Ama sorun insanlarda değil. Sorun anlayışta, sistemde. Kadına tecavüze verilen cezanın süresinin, kolundan bileziğin, kulağında küpenin çalınmasına verilen cezanın süresinden çok daha hafif olmasında. Nedeni basit? Bu kanunları yapanlar, eşlerine, kızlarına aldıkları hediyelerin çalınmasına aşırı kızıyorlar.

**

Kusuruma bakmazsanız işi biraz ekonomiye götüreceğim. Kadını eve kapatıp, “çocuk bak, hasta bak, kocana bak, ev işi yap” diyen gerici kafa, aslında yabancı faiz lobisinin adamıdır.

Nasıl olur derseniz?

Kadınlarını eğitmeyen, üretime sokamayan, çalıştırmayan toplumlar geri kalmaya mahkûmdur.

Eğitimi yetersiz annenin yetiştirdiği çocuğun eğitiminde sorun olacağını, yetişmesinin yetersiz kalacağını, sağlığının bile sıkıntılı olabileceğini biliyoruz.

Çalışmayan, üretimin içinde olmayan kadının dünyayla bağı sınırlı olacaktır. Dahası, eve gelir getirmeyen kadın, sadece tüketici olacak, yetersiz aile geliri nedeniyle tasarruf edebilen dişi kuş olmaktan olabildiğince uzaklaşacaktır. Kadının tasarruf edemediği ortamda ülkenin tasarruf yaratmasını düşünmek mümkün mü?

Bunun arkası hep bilinen sorun. Dışarıdan borçlan; ithalat yap; araba, akıllı telefon al. Ardından borçla aldığın ithal ürünle komşuna, arkadaşına hava at. Sonrasında borç geri ödeme zamanı gelince, siyasetçinin kapısına gidip borçlarını sildirmeye çalış.

Bir yerde “el atına binip çalım satma” vaziyeti.

Artık kadın cinayetleri konusunda olabilecek en sert demokratik tepkiyi göstermemizin zamanı geçiyor. Bizler, ülkesini sevenler, bu konuda daha akıllı olmazsak; bir süre sonra annelerimizi, kızlarımızı, karılarımızı, kardeşlerimizi tek başlarına rahatlıkla işe, markete, gezmeye gönderemeyeceğiz.

“Dur yahu o kadar abartma” diyenleri Suriye, Irak, Arabistan, Afganistan da kadınlara yapılanları dikkatle izlemeye davet ediyorum. Daha dün yüzü açık giyiniyor diye, Rakka’da sokak ortasında infaz edilen kadının görüntülerini ürpererek ve dehşetle seyrettim. Aynı zihniyet, oralarda da tecavüzü haklı görüyor ve neden olarak kadının giyimini gösteriyor.


Sözün özü şu: Kadınları özgür olamayan, üretimde yer alamayan bir ülkede ekonominin yüzde kaç büyüdüğü hiç önemli değildir. S. Arabistan yüzde bin büyüse ne yazar?

5 yorum:

  1. Karşındaninkine anlatabileceğin onun anlayacağı kadardır.Siz hiç kavak ağacından Lui stili mobilya yapıldığını gördünüzmü?

    YanıtlaSil
  2. Ne diyeyim haklısın:(((
    Çok sevdiğim, güzel ve yalnız Ülkemde yaşamak gitgide zor geliyor ve acı veriyor.

    YanıtlaSil
  3. Bu ülkede medeni insanların yaşamaya çalışması bir zulüm.Kanun tanımaz biri isen çok kolay :(

    YanıtlaSil
  4. Kalemine sağlık. Olayı çok güzel özetlemişsin.

    YanıtlaSil
  5. Bazen yazmak çok zor geliyor. Ama #özgecanaslan ve diğer tüm mağdur kadınlar için sadece yazmak yetmiyor.

    YanıtlaSil