Durun hemen
heyecanlanmayın. Bildiğim, duyduğum her
hangi bir şey yok. Bütçede bir sıkışıklık, yeni hazırlanan bir kanun tasarısı
gibi bir gelişmede olmadı.
“O zaman bu başlık
neyin nesi? derseniz haklısınız. İzninizle açayım.
Efendim, Mülkiye’de (AÜ
SBF) Kamu Finansmanı Analizi adlı seçimlik bir ders veriyorum. Derste kamunun neden ve nasıl borçlandığını,
güncel örnekleriyle anlatmaya çalışıyorum. 2003 yılında emekli olana kadar
Hazine’de edindiğim bilgi ve deneyimleri öğrencilerimle paylaşıyorum.
Dersin konularından
birisi de sosyal güvenlik sisteminin bütçeye getirildiği yükler. Bunun
yarattığı borçlanma baskısı vs. Bilindiği gibi, çağdaş sosyal güvenlik
sistemlerinin olmazsa olmazlarından birisi devletin güvencesidir. Devlet
sisteme sahip çıkmalı ve sorunlarının çözümüne yardımcı olmalıdır. Ancak,
devletin sözünde durup, gerektiğinde bir ödeme yapabilmesi için, öncelikli
olarak yeterli geliri olmalıdır. Yoksa, Türkiye örneğinde olduğu gibi, verdiği
sözü yerine getirmek için borçlanmak zorunda kalacaktır.
Bu hafta derste bu
konuyu tartışırken konu bütçeden sosyal güvenlik sistemine yapılan transferlere
geldi.
2000 yılında sosyal
güvenlik sistemine bütçeden yapılan toplan ödeme 3,3 milyar lira kadardı.
Kalkınma Bakanlığı tahminlerine göre bu yılın sonunda, toplam transferler 116,6
milyar liraya ulaşacakmış. Bu bir tahmin. Bütçenin ilk üç aylık performansına
bakılırsa sosyal güvenlik sisteminin açığının daha fazla olması olası. Dolayısıyla
bütçeden aktartılacak para da artabilir.
Öğrencilerimle önce bu
bilgiyi paylaştım. Ardından, 2017 yılında yapılacak kamu harcamalarının
toplamının 122,3 milyar lira olduğunu hatırlattım. Kamunun iki harcama kalemi
neredeyse bir birine eşit.
Ve bir soru sordum: “Bugün, Türkiye’de yaşayan 15-29 yaş
arasındaki, yaklaşık 20 milyon genci kapsayan ve YSK’nın karışmadığı bir
referandum yapılsa. Ve “Bütçeden aktarılan milyarlarca lirayı sosyal güvenlik
sistemine mi verilsin yoksa işsizliği azaltacak, üretimi artıracak yatırımların
teşvik edilmesine mi harcansın” diye sorulsa. Sizce cevap ne olur?”
Sınıfın büyük çoğunluğu
teşviklere, yatırıma, istihdama para verilmesinin daha iyi olacağını söyledi. Genç
işsizliğinin yüzde 25’e yaklaştığı bir konjonktürde ben beklediğim cevabı
aldım. Gençler haklı. Böylesine popülist bir sosyal yardım ve emeklilik
sisteminin desteklenmesi yerine, kendi geleceklerine ve ülkenin yararlı olacak
yatırımlara kaynak tahsis edilmesini daha hayırlı görüyorlar.
Anlayacağınız, biraz
daha bilgi sahibi olsalar ve popülist politikacıların ellerinden ve dillerinden
kurtulabilseler bizim az bulduğumuz maaşları bile tartışmaya başlayacaklar.
Bence çok ta iyi
yapacaklar.
Artık hangi paranın,
nereye, neden ve ne kadar harcandığının tartışıldığı günler gelmeli. Ama bu
sadece birkaç kişi arasına değil, geniş toplum kerimlerince yapılmalı.
Bu yönde atılacak ilk
adım vergi reformu olacak. Olabildiğince beyannameye dayalı bir vergi sistemine
geçilebilirse, ödeyenler verdikleri paranın hesabını sormayı da öğreneceklerdir.
Sonuç olarak, gençlerin
istihdam sorunu çözmek bizlere düşüyor. Artık, “Çattı pattı dolar kaç attı?”
türü konuşmalardan kurulmak, reel ekonomiye dönmek gerek.
Gençler haklı ve en azından dürüstler fakat olayın emekliler (fiilen prim ödeyip kumbarayı dolduranlar)açısından anlaşılabilir bir şekilde fazla bir bilgileri olmadığı için bu günlerde kullanmak için kumbaraya zamanında para atanların haklarını gasp etmeyecekleri aydınlatıldıkları taktirde aşikardır.Bizdeki sosyaldevlet değil sadaka devleti olup oy alabilmek uğruna tüm ulusun (gençlerinki dahil)geleceğini ipotek etmekte.Otoyollar yaptık diyorlar 3 ay sonra delik deşik,sağlığa erişimi kolaylaştırdık diyorlar
YanıtlaSilkontrole gittiğim hekim paranız varsa burada rezil olmayın diyor.Herşey şeklen ben razıyım kessinler veya kırpsınlar emekli maaşımı ,çocuklarımız iyi eğitim alsınlar,yeni iş alanlarında liyakatlı insanlar desteklensin.Ama kaynaklar boşa harcanmasın.Kaynakların boşa harcanması=Aspirin tedavisi ki hangi yönetimlerin bunları kullandığı tarihte sabittir.Yaramı deştiniz.
Kazancın büyük kısmını Sermaye kazanır Ama Verginin büyük bölümünü işçi köylü esnaf emekli Emekçi halk öder,muaf ve istisnalarla vergileri ödemez kıyak da Sermaye gelirlerine düşüyor.Neden Sermaye gelirlerini vergilendirmek akla gelmez.Neden Suriyelilere 25 Milyar dolar vermek akla gelmez de :Verginin büyük kısmını ödeyen Emekçi ve emeklileri çocukları ile kafa kafaya getirmek gelir.Aklıma Çillerin ben Hakın parasını İşçiye vermem,Emekçiye vermem deyip kocasının İstanbul Bankasını uçurduğu geldi.Bütçe açıkları buralardan Saraylardan kaynaklanıyor olmasın
YanıtlaSil25 yıl asgari ücret üzerinden kesintisiz çalışmış bir işçinin emekli maaşı, yüzde 3 büyüme ortamında emekli maaşı 1100 TL olur. Enflasyonu hesaba katmadım reeli görmek adına.
YanıtlaSilVe bu arkadaşlarımızın emekli olduktan sonra çalışma hakları yok. Ya çalışacaklar emekli maaşı almayacaklar ya da çalışmayıp emekli maaşıyla geçinecekler.
Şimdi sorarım size, bunun neresi yük?
Neden kriz anlarında akla emekli maaşı ödemeleri gelir?
Emekli maaşları mı işsizliğe neden oluyor?
Müthiş teşvik ve destekler var son birkaç yıldır, buna rağmen neden işsizlik artıyor?
3 kez değiştirildi emeklilik sistemi, çare oldu mu? Hayır aksine mevcut ekonomik yapının biraz daha sürdürülmesine olanak sağladı. Oradan kırpılan paralar verimsiz alanlara harcandı.
Şimdi de öyle olur. Madde en kısa yolu seçer. Ve kısılan paralar doğru yere akmaz.
Şu sorunun cevabını verme imkanımız olsa, ne sonuç çıkardı?
İş kurmak için şimdi size yeterli kaynak verilse hangi sektöre yönelirdiniz?
Cevapların çoğu inşaat, restoran, acente tarzı mı olurdu, araba üretimi, elektronik ürünler üretimi katma değerli sektörler mi seçilirdi.
Şimdi etrafıma bakıyorum, inşaat firması için bir ekip kurabilirim ama bir çip üretimine girişmek istesem bu ekibi bulabilir miyim?
'' Madde en kısa yolu seçer''.Ve buda Siyasetçilerin en sevdiği ilerisini çoluk çocuk,torun düşünmeyen madde (seçmen) tipidir.
YanıtlaSil