18 Ekim 2014

Zor ve iddialı bir bütçe

Anayasa gereği bütçe dün TBMM’ye sunuldu. Önce Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülecek ardından Genel Kurulda ele alınacak. Bir kaç küçük değişiklik sonrasında Aralık sonunda kabul edilmiş olacak.

Sizin için son beş yılın bütçe verilerini Kalkınma Bakanlığı kaynaklarından derledim. Doğal olarak aşağıdaki Tabloda, bu yıl için gerçekleşme tahmini, gelecek yıl için de program rakamları yer alıyor.

Değerlendirmelerime harcamalardan başlayayım.


Gelecek yıl toplam harcamalar sadece yüzde 5,5 artacak. Faiz dışı harcamaların artışı ise daha az. Sadece yüzde 5,2.

Dikkat edin. TÜFE yıllık yüzde 6,3 artarken harcamalar bundan daha az büyüyecek. Hem de genel seçimlerin olduğu bir yılda. İnanmak isterim. İnanmamak için elimde çok ikna edici delil var desem yalan olur. Ama seçim döneminde bol keseden harcayan genel politikacı tavrından farklı bir davranış biçimi bugüne kadar görmedim. Olursa bu ilk olacak. Zaten yazının başlığı da buradan geliyor.

Bu gelişmeyi destekleyecek en büyük gelişme sermaye giderleri (yatırım) kaleminde görülüyor. Bu yıl 48 milyar lira olacak bütçe yatırımları gelecek yıl 41 milyar liraya düşecek. Nasıl olacak derseniz, cevabı basit: Hükümet artık Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) yatırımlarına ağırlık verecek. Yatırımları bütçe dışına çıkaracak, izlenmesi zorlaşacak, ama bütçe açığı azalacak.

Zaten gelecek yıl İstanbul’da yapılacak olan ve başkanlığını Türkiye’nin yapacağı G20 toplantılarında ele alınacak en önemli başlık KÖİ. Duyumlarıma göre, altyapı yatırımlarının finansmanı üzerinde en çok konulacak konu olacakmış. Hükümet, altyapı yatırımlarının finansmanında borçlanma yerine hisseli ortaklık (örneğin Sukuk sistemi) modeli üzerinde çalışma önermeyi düşünüyormuş. Dünyada faizlerin yerlerde süründüğü bir dönemde, Hazine’den garantili ve daha yüksek getiri sağlayacak modeller önermek ne kadar gerçekçidir?

Dönelim bütçeye. Gelecek yıl azalan iki kalem daha var. Sermaye transferleri ve borç verme. İlki, daha çok, KİT sistemine para aktaran bir ödenek. Kamu dengesi verilerine göre, bu yıl Özelleştirme fonundan 4,7 milyar lira alan özelleştirilecek KİT’ler seneye sadece 1 milyar lira alacaklar. Demek ki, finansman sorunu olan KİT’lerin hepsinin özelleşeceği varsayılmış.

Harcamaların en büyüklerinden birisi sosyal güvenlik kuruluşlarına yapılan transferler. 2015 yılında toplam 80,6 milyar lira bütçe kaynağı  sosyal güvenliğe aktarılacak. Bu para milli gelirin yüzde 4’ünden fazla. Buna karşılık bütçe, KİT’ler, belediyeler ve diğerleri dahil, devletin tüm yatırımlarının toplamı 88,5 milyar lira.

İşte size bir makro politika seçeneği.

İLO tanımlı işsizliğin çift haneye yaklaştığı, geniş tanımlı işsizliğin ise yüzde 17’ler civarında olduğu bir ekonomide yatırıma değil sosyal güvenliğe kaynak ayrılıyor. Neden? Seçmen yapılan yatırıma değil cebine giren paraya göre oy veriyor da onun için.

Bazıları “Hazine garantisi verilerek KÖİ ile dev yatırımlar devam ediyor, yenileri de gelecek” diyebilir. Haklılar. Ama burada önemli olan az gelişmiş ülkenin kıt kaynakları daha etkin ve verimli nasıl kullanılır ona bakabilmek. Ama artık ekonomi böylesi yapısal olaylara bakılarak değerlendirilmiyor. Borsa ve kur yerindeyse kimse dert etmiyor.

Vergi artışlarına hazır olun

Yazıyı çok uzatmamak için gelirleri kısaca ele alacağım. Gelecek yıl yüzde 10,8 artış var. Ekonomi yüzde 4 büyürken vergilerin bu kadar artmasının bir nedeni yüzde 6,3’lük enflasyon artışı. Bazı KDV ve ÖTV artışları göreceğiz. Dahası seçimden hemen sonra iyi bir tahsilat performansı olabilir.

Vergi dışı gelirler azalıyor. Hükümet burada “sürpriz etkisi” yapmaya çalışacak. Her gelen artı para sayesinde bütçe performansında başarı ilan edilecek ve sıcak paranın Türkiye’ye gelişi sağlanacak.


Burada kesip, bütçe ülkemize hayırlı olsun diyelim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder