10 Kasım 2018

Maliye politikasının göstergesi bozuk

21. Yüzyıl İçin Planlama Grubu’nun Güz Konferanslarına konuğu kadim dostum E. Hazine Müsteşar Yardımcısı Ferhat Emil’di. “Planlamanın Görünmeyen Yüzü: Bütçe – Kurumsal Yapı” konulu konferansında zengin bilgi ve deneyimlerini bizimle paylaştı. [1]
Ferhat, sunumunda bütçeyi aracın göstergesine benzetti.
Ehliyetimi tam 41 yıl önce aldım. Tecrübeli bir şoför sayılırım. Uzun süre ikinci el araç kullandım. Karbüratör ayarını yapabilecek kadar motordan anlardım. Göstergelerdeki işaretlerin ve arabadan gelen seslerin ne demek olduğunu bilirim. 
Tamam o günler geçti. Arabalar artık tamamen elektronik oldu. Gösterge panosunun fonksiyonu çok değişti. Aracın lastik basıncını bile göstermeye başladı.
Konuyu makro iktisadın göstergesine getireceğim. Ekonomik gidişatı günlük, kur+faiz+borsa göstergeleriyle değil, uzun vadeli üretim ve paylaşım açısından bakarak değerlendirmek lazım.Çünkü asıl amaç, istihdam ve refahın adil paylaşımıdır. 
Bu amaca ulaşmada en önemli ekonomik araç maliye politikasıdır. Bu saptamaya katılıyorsanız, bütçenin en önemli gösterge olma özelliği daha iyi anlaşılır.
Öte yandan bütçe aynı zamanda bir demokrasi göstergesidir. Magna Carta’dan bu yana, yaklaşık 900 yıllık parlamenter demokrasi tarihi, özünde “bütçe hakkı” tarihidir.Parlamentoların kuruluş nedeni bütçe yapmaktır. Devletler, herhangi bir harcamayı yapabilmek için parlamentodan kanun geçirmek zorundadır. 
Bu nedenle parlamentoların bütçeyle ilgili iç örgütlenmelerine her zaman önem verilmiş ve buna göre yetkilendirilmişlerdir. Örneğin TBMM’de Plan ve Bütçe Komisyonu en etkili ihtisas komisyonudur.
Şimdi gelelim meramımıza. 
Son yıllarda TBMM’nin “bütçe hakkı” yerle yeksan olmuş durumda.
Ne demek istediğimi biraz açayım.
Her yıl Ekim ayında Meclis’e sunulan bütçe kanunun tasarısı, bugünlerde olduğu gibi, onlarca millet vekili Komisyonda haftalar süren uzun müzakereler yaparlar. Tasarı sonra TBMM Genel Kurulu’na gelir. Orada da 600 Vekil günlerce görüşür. Sonunda Meclis, Hükümetin nereye ne kadar harcayacağına kalem kalem karar verir. “Verdiğim yetki harcamalarına yetmezse tekrar gel, bana nedeni açıkla, ikna olursam ek bütçe yapalım” der. 
Şimdiaşağıdaki tabloyabakalım. Tablo bize yıllar itibariyle fazla ve/veya az yapılan faiz ve faiz dışı harcamaları ve bunların toplamlarını gösteriyor.
2007 yılı haricinde toplam harcamalar TBMM’nin verdiği yetkiyi aşmış. Geçen yıl 39 milyar lira kadar fazla harcama yapılmış. Nasıl yapıldığını Sayıştay raporlarına bakarak öğrenmek mümkün.
TBMM’de kabul edilen bütçe, artık iyi bir ekonomik gösterge değil. Çünkü yılsonunda ne harcama ne gelir ne de borçlanma rakamları TBMM’nin izin verdiği rakamlardan sapıyor. Bu sapmaların teknik, idari ve ekonomik nedenleri bilinmiyor.
Bu işin ekonomik tarafı. 
Bir de kanımca daha önemli olan demokratik, siyasi tarafı var. Hükümetek bütçe yapmadan Meclisin verdiği yetkiden fazlasını harcıyor, borçlanıyor. Böylelikle 600 üyeli TBMM’nin bütçe hakkını kullanmasına engel oluyor. Bütün görüşmeler, tartışmalar hatta zaman zaman yapılan kavgalar anlamını yitiriyor.
Konunun rakamsal yanına gelince. Tablodan da görüldüğü gibi, önceleri 10 milyar liranın altında kalan ödenek üstü harcamalar, son yıllarda 30 milyar liraları geçmeye başlamış. Eğer Yeni Ekonomi Programındaki öngörüler tutarsa, 2018’de 59 milyar lira ödenek üstü harcama olacak gibi görünüyor.
Önceki yıllarda faiz ödeneklerinden yapılan tasarruflar nedeniyle düşük kalan ödenek üstü harcamalar toplamı, bu yıl kurdaki değişimlerin etkisiyle, faiz ödeneklerinin de yetmemesi sonucu rekor kırmış.
Kısacası, gösterge panosu bize, 600 üyeli TBMM’nin “bütçe hakkını” kullanamadığını, demokrasi aracının ve maliye politikasının önemli sorunları olduğunu gösteriyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder