Dövize
en çok ihtiyaç duyduğumuz dönemleri yaşıyoruz. Bir yandan dış borç ödemek diğer
yandan sıcak paracıların borsada ve tahvil piyasalarında elde ettikleri
getirilerin dışarıya transferini gerçekleştirmek ve en önemlisi ithalat
yapabilmek için dövize ihtiyaç en üst düzeylerde.
İki ana döviz geliri kaynağımız
var: İhracat ve turizm. Ancak
biliyoruz ki bu iki kaynak döviz giderlerimizi karşılamaya yetmiyor. Daha
önemlisi önümüzdeki aylarda döviz ihtiyacının daha da artacağını biliyoruz. O
zaman iki ana gelir kalemindeki olası gelişmelere yakından bakmakta yarar var.
Turizmciler
bu yılın geçen yıldan daha iyi olacağını öngörüyorlar. Ama bir tarihi rekor
beklentisinde de değiller.
O
zaman ihracata biraz daha yakından bakalım.
Ben
ihracat tutarından çok miktar endeksine bakmayı tercih ediyorum.
Önce
bir açıklama yapayım. “Dış ticarette
miktar; ihraç ya da ithal edilen malın miktarını ifade etmektedir. Dış ticaret
miktar endeksleri ise, fiyatlar sabit olmak koşuluyla dış ticaret miktarında
meydan gelen değişimi ölçmektedir.”
Eğer
dış ticaretteki gelişimleri sağlıklı tahlil etmek istiyorsak fiyatlardaki
değişimi unutmadan konuya miktar açısından bakmamız gerekir. Böylelikle ihraç
ürünlerinde ekonominin üretim ve dış rekabet düzeyini daha iyi anlayabiliriz.
İthalat için de aynı şeyler söylenebilir. Ancak bizim gibi enerjide dışa
bağımlı ekonomilerde rekabet değerlendirmesi sadece sanayi ve tüketim
alanlarında söz konusu olabilir. Bunun önemli olmadığını söylemiyorum. Oralarda
da sektörel bazda detaylı araştırmalar mutlaka yapılmalı, sanayileşme ve dışa
bağımlılığın azaltılmasına yönelik teşvik sistemi kurgulanmalıdır.
Bu
kısa açıklamaların ardından, aşağıdaki
grafikte yer alan, Aralık 2016 – Nisan 2018 arası döneme ait miktar
endekslerine bakalım. (Mevsimsel değişimlerin etkisini azaltmak için
endekslerin üç aylık ortalamaları alınmış ve bir önceki yıla göre değişimleri
hesaplanmıştır.)
Öncelikle
bizim için daha önemli olan ihracattaki gelişmelere göz atarsak; Aralık 2016 –
Ağustos 2017 arası dönemde yıllık değişimi %8-14 arasında olan endeks,
sonrasında hızla azalarak, Nisan 2018’de sıfırlanıyor. Diğer bir deyimle son 8 ayda ihraç ettiğimiz mal miktarının
artışı, eskisine oranla azalıyor.
Buna
karşılık ithalat miktar endeksi biraz daha farklı bir seyir izliyor. Orada
geçen yılın sonuna kadar istikrarlı bir yükseliş gözleniyor. Tamam, sonrasında
2018’in ilk dört ayında, bu endekste de biz azalma eğilimi var ama %10’lardan %8’lere. Anlayacağınız
ithal edilen mal miktarındaki artış hızı ihracatta görülenden daha fazla.
Daha
önce belirttiğim gibi, enerji ithalatını düşürmek mümkün değil. Ama altın
ithalatının açıklanmaya ihtiyacı var. Yanı sıra ithal mallarındaki azalışın
ihracattaki azalmayla yakında ilişkili olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü birçok
ihraç ürününde ithalata bağımlılık oldukça yüksek.
Bu
verileri dünyada ticaret savaşlarının gittikçe yayıldığı ve büyüme rakamlarının
aşağıya doğru revize edildiği bir ortamda değerlendirin. Göreceksiniz ki bizim ana döviz girdi kalemimiz ihracat, döviz ihtiyacının
karşılanmasında istenilen desteği veremeyecek.
O
zaman kurlarla oynayarak, aşırı teşvikler vererek ihracatın yükselmesini
beklemek yerine tüketim, ithalat nasıl azalır ona bakmak daha doğru bir politika
seçeneği olacaktır.
Bu da acı reçete demek. Hazır
mıyız?
Kaynak: TCMB ve kendi hesaplarım
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder