Konunun uzmanları yıllardır anlatmaya çalışıyor. Dışa bağımlı üretim yapısı ekonomiyi, ülkeyi aşırı zorluyor. En önemli sonuçlarından birisi yüksek enflasyon diğerleri dövizli borçların artması ve aşırı dolarizasyon.
Üretimin yapısını anlamak için yapılan çalışmaların başında girdi/çıktı tabloları geliyor. TÜİK, ulusal geliri hesaplarken, varsayımlarını ve modellerini bu tablolar üzerinden yapıyor.
Girdi-Çıktı Tabloları: Arz ve Kullanım Tablolarından elde edilir. Satır ve sütun sayısı eşit simetrik bir kare matris seklindedir. Girdi-Çıktı Tabloları, arz ve kullanım tablolarından ürün, sanayi veya karma teknoloji varsayımları kullanılarak elde edilebilmektedir. Kullanılan varsayım gereği, Girdi-Çıktı Tablolarından elde edilen değerler Arz ve Kullanım Tablolarındaki değerlerden farklılık gösterebilmektedir. Girdi-Çıktı Tabloları, ekonominin yapısal analizi ve planlaması, üretimin analizi, talep yapısının analizi, fiyat ve maliyet analizi, ithalat ve ihracatın analizi, yatırımların analizi, verimlilik analizi, duyarlılık analizi ve etki analizi için kullanılmaktadır.
Yurt İçi Üretim Girdi-Çıktı Tablosu: Temel fiyatlarla yurt içi kullanım tablosundan sanayi teknoloji varsayımına dayalı üründen ürüne girdi-çıktı tablosu olarak türetilmektedir. Yurt içinde üretilen mal ve hizmetlerin hangi sanayiler ve nihai talep unsurları tarafından kullanıldıklarını göstermektedir.
İthalat Girdi-Çıktı Tablosu:İthalatı yapılan mal ve hizmetlerin hangi sanayiler ve nihai talep unsurları tarafından kullanıldığını göstermektedir.
Bu bağlamda girdi-çıktı tablolarının sonuçları, gelişmeleri anlamak için büyük önem taşıyor.
TÜİK en son girdi-çekti çalışmasını 2012 yılında yapmış.
Konunun Türkiye’deki en yetkin birkaç uzmanından biri olan Zafer Yükseler, “1985-2012 Döneminde Türkiye Ekonomisinde Yapısal Değişim ve İthalat Bağımlılığı” başlıklı çalışmasını yeni yayınladı.(https://www.academia.edu/38947933/1985-2012_DÖNEMİNDE_TÜRKİYE_EKONOMİSİNDE_YAPISAL_DEĞİŞİM_VE_İTHALAT_BAĞIMLILIĞ)
İlgilenenlerin okumasında büyük yarar gördüğüm çalışma, özetle, 2012 yılı itibariyle; Toplam mal ve hizmet üretiminin yüzde 19’unun, İmalat sanayi üretiminin yüzde 32’sinin, İmalat sanayi ihracatının yüzde 35’inin ithalata bağımlı olduğunu söylüyor.
İthal girdi bağımlılığı en yüksek sektörler ise şunlar: Petrol sektörü (%70), Ana metal sanayi (%44), motorlu kara taşıtları (%43), Kauçuk-plastik (%41), Kimyasal ürünler (%40).(Parantez içindeki oranlar bağımlılık değerini gösteriyor)
Buradan yola çıkarak ithalattaki gelişmelere bakacağım.
Aşağıda hazırladığımgrafik,1990 yılsonu ile Mart-2019 arasında, üçer aylık ara malı ithalatının, bir önceki yılın aynı dönemine göre değişimini gösteriyor.
Değişim yönü pozitif ise üretimin artıyor, negatif ise üretimin azalıyor. Grafikteki aşağı yönlü (negatif) değişim dönemlerinin 1994, 1999, 2001 ve 2009 yılları olduğuna dikkat etmişsinizdir. Onlar kriz yılları.
Son aşağı yönlü hareket, 2018 yılında başlamış. Devam ediyor. Ekonominin geçen yılın son çeyreğinde küçüldüğünü biliyoruz. Anlaşılan bu yılın ilk çeyreğinde de pozitif bir büyüme rakamını görme olasılığı az.
Demem o ki, ithalat azalıyor, dış ticaret açığı ve ödemeler dengesi açığı düşük çıkıyor diye bayram ilan etmenin gereği yok. Evet bahsi geçen açıklar düşmesine düşüyor. Bu arada üretim de büyüme de düşüyor.
Ama artan bir şey var: İşsizlik.
Kaynak: TCMB EVDS ve kendi hesaplarım
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder