Benim de çalışmalarına son birkaç yıldır katkı
sunmaya çalıştığım bir grup insan, Prof. Dr. Bilsay Kuruç’un öncülüğünde, 2011 yılından bu yana
seminerler dizisi organize ediyor.
Çalışmalar, Siyasal Bilgiler Fakültesi (Mülkiye) Dekanlığı ile Mülkiyeliler Birliği’nin akademik ve
maddi destekleriyle yürütülüyor. Son
olarak çalışmalarımızı bir web sitesinde bir araya getirdik. (www.21inciyuzyilicinplanlama.org) Böylelikle, çok değerli
sunumları ve konuşmaları hatta kitaplara internet ortamında erişim sağlanmış
oldu.
Bana sorarsanız,
çalışmaların esas amacı farklı düşünülebileceğini her yaştan (!) gençlere
göstermek.
Bu
bağlamda içimizde en gencimiz olan sayın Prof. Dr. Bilsay Kuruç hoca çalışmaların ne amaçla yapıldığını şöyle
özetliyor.
“Bu sistemli çalışma
düzeninin kurulmasının genel nedenleri şöyle özetlenebilir:
21. yüzyılın öngörülebilen farklılığını, belirsizliklerini ve
ipucu niteliğindeki çizgilerini teşhis etme, tartışma ve değerlendirme
zorunluluğu;
Türkiye gibi 70 milyonu aşan ve genç nüfusa sahip (ve 2050’ye
kadar sürecek bir gençlik trendi gösteren) bir ülkenin önümüzdeki uzunca
dönemde, 21. Yüzyılın getireceği yenilikleri doğru kavrayarak tarihi bir
dönüm noktası yakalama olanağını araştırma ve irdeleme;
21. yüzyılın öncelikle bilimler dünyasında (temel
bilimlerde olduğu kadar sosyal bilimlerde de) hızlanacağı ve yeni çeşitlenmelerle
zenginleşeceği anlaşılan gelişmelerini yakından ve dikkatle izleme gereksinimi;
Bilimin teknolojiyi yönlendirme ve şekillendirme kapasitesinin artışını,
yine bilimin kamu yönetimine ve iş dünyasına katkısının kaçınılmaz şekilde
olgunlaşacağını doğru ve gerçekçi boyutlara yerleştirebilme;
Teknolojinin uygulanma süreçleri içinde, mühendislik alanlarında olduğu
kadar toplumsal alanda, işlerde ve insan ilişkilerinde de hızlanan gelişmelerini
doğru kavrayabilmek ve bunları toplumsal yararın kriterleri ile bağdaştırabilmek;
Özel olarak, Türkiye’ye
ilişkin gözlemlerle oluşan nedenlerin bir özeti şöyle belirtilebilir:
Son yirmi, otuz yılın toplum ve siyaset katında yaşanan gelişmeleri,
Türkiye’nin 21.yüzyılın getireceği yeniçağa adım atabilme noktasından uzak kaldığını
gösteriyor.
Söz konusu gelişmeler, kısa vadeli görüşlere ve geçici çözümlere
prim kazandırma özellikleriyle, Türkiye’de uzun vadeli yaklaşımlarla olgunlaşabilecek
bir entelektüel kapasitenin beslenemediğini yansıtıyor.
Üniversitelerde ve bunların çevresindeki bilim merkezlerinde
uzun vadenin tartışılması ve öneriler oluşturulabilmesi erteleniyor ve sınırlı
kalıyor.
Ülkenin ticarette ve finansta dünyaya uzun süredir açılmış olması,
çeşitli meslek alanlarında, uzun vadenin sistematik ve anlamlı biçimde tartışılmasını
sağlayacak platformlar yaratmamış görünüyor.
Kamu yönetimi alanında ise, bu yönde herhangi bir yaratıcı
ipucuna sahip değiliz.
Bu tablo, akademik dünya da dâhil, ülkede 21.yüzyılın
yeni bir çağ olacağını algılama, bunun çeşitli alanlarda ve bütün halinde tasarımlarını
yapma ve bu zeminde yeni, zengin tartışmalar yaratma kapasitesinin zayıf ve
önemsiz kaldığını gösteriyor.”
Özelikle bilgiye ve farklı düşüncelere ilgi duyan her
yaştan (!) gencin web sitemizden yararlanabileceğini düşünüyorum. Her yıl bahar
aylarında yapılan çalışmaları izlemeniz ve varsa önerilerinizi bizimle paylaşmanız
bize güç verecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder