25 Ağustos 2017

Hazine ödediğinden çok yeni borç alıyor!

Kamu borçlanması bu yıl hızlı artıyor. Borç stoku büyüyor. Borç stokunun büyümesi demek ileride daha çok borç geri ödemesi anlamına gelir.
Bu bağlamda kamu borç rakamlarına bakarken stok=anapara tanımını unutmamak lazım. Hazine’nin yayımladığı borç stoku rakamlarına faizler dahil değildir. Çünkü faizler yıllar itibariyle değişir ve hesaplanamaz. Bu nedenle bütçe harcamalarının içinde yıllık faiz ödemeleri vardır.
Anapara, yani stoku azaltmak için yıllık faiz ödemelerinden daha fazla faiz dışı fazla vermek gerekir. Eğer bu başarılabilirse, o yıl hem faizler ödenir hem de borç stoku azalmış olur.
Ancak hem ekonomistler hem de siyasetçiler genellikle bu yolu tercih etmezler. Daha büyük faiz dışı fazla vermek demek ya daha çok gelir toplamak ya da daha az harcama yapmak demektir. Bunlar ekonomiye küçültücü etki yapar. Zaten yeteri kadar hızlı büyüyemeyen ekonomiye bir de borç geri ödemek için bütçeden baskı yapmak, pek taraftar bulan bir görüş değildir.

22 Ağustos 2017

Yılın ilk yarısında toplam borçluluk tarihi rekor kırdı

Her geçen gün daha fazla finansallaşan dünyada, borçluluk hızla artıyor. “Finansal ağalar” sadece gelişmiş ekonomileri değil, gelişmekte olan ekonomileri de borca boğdular. Değişen tek şey, gelişmiş ekonomilerde borçlar kendi paralarıyla. Oysa gelişmekte olan ekonomilerde, ucuz kaynak bulduğunu düşünenler, dövizle, yabacı parayla borçlanıyorlar.
Türkiye’de de durum farklı değil. Borçlar aldı başını gidiyor.
Borçların, ülkenin ekonomik ve siyasi kaderine nasıl yön verdiğini deneyimlerle biliyorum. Bu bağlamda toplam borçluluk verilerini 2002 yılından bu yana daha düzenli izlerim.
Hazırladığım toplam borçluluk rakamlarını içeren tabloları aşağıda bilginize sunuyorum. Bu tablolarda bankaların dışarıdan ve diğer bankalardan aldıkları borçlar yer almıyor. Bankaların aldığı paralar kredi olarak şirketlere ve hanelere dağıtıldığı, bir bölümüyle de kamuya borç verildiği için finansal sektörü hesaba katmıyorum. (Böylesi bir hesaplamaya itirazı olanlar olabilir. Ama çifte sayımdan kaçınmak ve rakamları konsolide etmek çok zor olduğu için bu kolay yolu seçtim.)

19 Ağustos 2017

Pazaryerinden gelir dağılımı tahlili

Semt pazarları ekonomi için önemli bir göstergedir. Oraya bakarak semtin ekonomik durumunu anlamak mümkündür. Pazarcı, müşteri ilişkilerinden oluşan kültürden yola çıkarak oturanların göç ettikleri iller hakkında görüş oluşturabilirsiniz.
Hafızamdaki ilk pazaryeri 1966’ı sonrası Ankara-Yenimahalle pazarıdır. Hiç sevmememe rağmen, biraz da zorla, anneme yardımcı olmak için giderdim. Eğer hafızam beni yanıltmıyorsa, o zaman sadece sebze ve meyve satılan yerdi semt pazarları.
Aradan yıllar geçtikçe, nüfus arttıkça, mahallenin çevresi gecekondulaştıkça, önce köylü pazarı olmaktan çıktı. Sonra ben pazara gitmeyi bıraktım. Uzunca bir süre gelişmeleri yakından izleyemedim.
Ardından semt pazarları ile yeniden bağlantı kurdum. Gözüme ilk çarpan şey artık sebze, meyve satan köylüler yoktu. Ürünlerini halden getiren profesyonel pazarcılar vardı. Kaliteli taze meyve sebze bulmak, çoğu zaman para ödemeye hazır olsanız bile neredeyse imkânsız hale gelmişti. Yanı sıra, son günlerin çok tartışılan konularından olan, aracılar ve pahalı gıda fiyatları gözüme çarptı.

16 Ağustos 2017

Sonunda futbolumuz da ekonomimize benzedi

Futbolu artık eskisi kadar yakından takip etmiyorum. Takım tutuyorum ama oynanan oyundan zevk almıyorum. Bunu biraz liglerdeki futbol anlayışına biraz da ilgisizliğime bağlayabilirsiniz.
Korkmayın amacım futbol yorumu yapmak değil.
Son yıllarda yaşanan iki gelişmeye dikkatinizi çekmek istiyorum. Artık futbol çifte açığa, bütçe ve cari açığa neden oluyor.
Bütçeye etki, profesyonel liglerdeki belediye takımlarının çokluğundan. Kaç tanedir sayamadım. Ama neredeyse her il ve büyük ilçe belediyesi bir tıkıma sahip veya dolaylı yollardan destekliyor.

12 Ağustos 2017

Ödemeler dengesi yüksek faizle finanse edilmiş

Yazılarımı düzenli takip edenler bilirler. Ödemeler dengesi verilerine çok önem veririm. Makro dengeler arasında bir sıralama yapmak, genellikle doğru bir yaklaşım değildir. Ama ekonominin içinde bulunduğu konjonktüre göre değerlendirme yapmak için geçici öncelikler vermek gerekirse, kanımca öncelik ülkenin döviz dengesinde olmalıdır.
Ancak döviz dengesi deyince çoğu insanı aklına hemen cari açık geliyor. Oysa cari açık, döviz ihtiyacının sadece bir bölümünü açıklamaya yetiyor. Turpun büyüğü heybede misali, döviz ihtiyacının çoğunu doğuran kalemler borç geri ödemelerinde.
Bu kısa açıklamadan sonra, 2016-2017 yılları ilk yarılarının döviz finansman ihtiyacına ve nasıl karşılandığına bakalım.

9 Ağustos 2017

Adını gizleyen KİT

Kurumlar vergisi rekortmenleri listesi açıklanınca şaşırdım. Liste birincisi adının yayınlanmasını istememişti. Yıllardır adının açıklanmamasını isteyen gelir vergisi rekortmenlerine alışmıştık. Ama bir kurum neden ülkesine, insanına karşı şerefle yerine getirdiği bir görevin kamuoyunda bilinmesini istemez diye düşündüm.
Bu sabah gazeteleri okurken şaşkınlığım kızgınlığa dönüştü.
HaberTürk’ten Rahim Ak ve Hürriyet’ten Sefer Levent, 2016 yılı kurumlar vergisi rekortmeninin BOTAŞ olduğunu yazmışlar. Bilançolardan alınan sayılarla güzel analizler yapmışlar. İkisini de kutluyorum.
Ben vergi uzmanı değilim. Dolayısıyla bilanço rakamlarına çok girmeyeceğim. Arzu edenlere yukarıdaki haberleri okumasını öneririm.
Ama geçmişe ait bir bilgiyi paylaşmadan geçmeyeyim. Özelleştirme öncesinde TEKEL sık sık vergi rekortmeni olurdu. Tütün ihracatından yüksek döviz geliri elde edilmesi amacıyla tütün fiyatları yüksek belirlenirdi. TEKEL, çok tütün alır, içeride sigara ve alkollü içecek üretir satar ve tütün ihraç ederdi. Adı üstünde tek üretici ve satıcıydı. Bu sayede vergi rekortmeni olurdu. Ama genellikle çiftçiye yapılan destekleme ödemeleri nedeniyle nakit sıkıntısı çektiği için vergilerini zamanında ödemezdi. Görev zararı alacaklarıyla mahsup edilmesi için hükümetlere baskı yapmaya çalışırdı.
Bunların geçmişte kaldığını düşünüyordum. Ama karşımıza yeni bir KİT çıktı.

2 Ağustos 2017

Kamu borçlanmasında son durum

Ağustos-Ekim İç Borçlanma Stratejisi yayımlanınca, her zamanki gibi, detaylarına baktım.
Hazine bu yıl programladığından fazla borçlanacak. Açıklanan Hazine Finansman Programında, 2017 yılında yıllık toplam 117 milyar lira yeni borçlanma öngörülmüştü. Oysa Hazine, şu ana kadar yaptığı ve açıkladığı program ile Ocak-Ekim arasında140 milyar liradan fazla borçlanma yapacak gibi görünüyor. Daha programı açıklanmayan Kasım ve Aralık ayları da var.
Anlaşılacağı gibi, rakamların Ocak-Haziran arası döneme ait olanları kesin, diğerleri tahmini. Ancak, kesin olan bir şey var, Hazine programladığından fazla borçlanıyor. Kimden? Bankalardan.
Yanı sıra KİT borçlanma verilerine bakınca orada da dikkat çeken bir durum var. Önceki yıl 8,1 milyar lira olan ticari banka borçları, Mart 2017 itibariyle 13,1 milyar liraya ulaşmış. KİT’ler de bankalara yönelmişler.
Rakamları yenilenmediği için net bir şey söylemek çok zor. Ancak belediyelerde de ticari bankalardan borçlanma eğiliminin arttığı kesin.