Bir kupa maçındasınız, takımınız mağlup ve oyunun ilk
dakikaları... Hakem rakip oyuncuya, size yaptığı faul için kırmızı kart
gösteriyor. Siz arkadaşlarınızla beraber, “hocam hareket kırmızılık bir hareket
değildi” diyorsunuz. Ve hakem kartın rengini sarıya çeviriyor. Takımınız kendi
sahasında mağlup oluyor.
Maçı seyrederken inanın bana gözlerim doldu. Ağlamamak için
kendimi zor tuttum. Trabzonspor
taraftarıyım ama o an için ben de “Kartal oldum, Çarşı oldum !?”. Bana göre
spor buydu, ahlak buydu, örnek olmak buydu.
Baksanıza benim gibi birisine, ekonomi yazmaya alışkın olan
bir emekliye, spor yazısı yazdırdılar.
Başta Veli Kavlak olmak
üzere tüm Beşiktaş camiasını, yiğit Adanademirspor’luları ve hakem heyetini bize
bu ortamı yaşattıkları için, en içten duygularla kutluyor, gözlerinden öpüyor,
saygılarımı sunuyorum.
Neden bu kadar
duygulandım biliyor musunuz?
Bu olay bana yaşadığım bir olayı hatırlattı.1990’lı yılların
sonunda Londra’da görev yaparken, Türkiye ile uzun dönemli ticari ilişkiler olan
bir İngiliz’le yaşadığım olayı.
Adam beni tanıdıktan, Türk olduğumu anladıktan sonra bir
soru sordu: “Anlamadığım bir şey var. Siz gündüz maça gidiyorsunuz, hakeme
kızınca “İb.e hakem” diye bağırıyorsunuz. Ama aynı insanlar akşam gazinoya
gidince, tercihleri değişik olan erkek sanatçıya gül gönderip, kompliman
yapıyorlar. Toplumunuzda böylesi çifte standartlı davranışlar çok yaygın. Bir
açıklaması var mı?”.
İnanın bu soru, bunca uluslararası deneyip yaşayıp, cevap vermekte
en zorlandığım sorudur. Türkiye’nin ekonomik geleceğini sorsa, siyasi
yapısındaki sorunları sorsa dert değildi. Ama benim de çoğu zaman gözlemlediğim
böylesi çifte standartlı davranışların nedeni açıklamak için biraz antropolog,
biraz sosyolog biraz da psikolog olmak lazım. Oysa ben hiç biri değilim.
Daha kötüsü, benim çözemediğim başka sorunlu davranışlar da
varken nasıl dürüst ve kapsamlı bir cevap verebilirdim ki? Örneğin, bir
Müslüman toplum düşünün, domuzu haram kabul eden bir toplum. Ve bir özdeyişi
var: “Devletin malı deniz yemeyen
domuz/keriz”. Hadi gelin devlet malı yemeyin bakalım.
Başka bir örnek daha. Geçen yazımda yazdım. Topladığı KDV’yi
cebine atan bir toplumda yaşıyoruz. Sonra sabah akşam kul hakkı yemenin neme nem kötü bir şey olduğu hakkında nutuklar
atan insanlar.
Tamam belki bu kadar genelleme yapmak biraz haksızlıkmış
gibi gelebilir.
Haklısınız.
Artık daha umutluyum. Bu ülkede Vali Kavlak ve arkadaşları
var. Belki onun Avusturya’da yetiştiğinden olabilir. Olsun ve arkadaşlarının
davranışından mutlu olan, örnek alan gençler olduğunu biliyorum.
Onları alkışlıyorum.
Hadi gençler; köşe dönmeci, nasıl olursa olsun iş bitirmeci
olmayın. Pusu kurmacı değil düellocu olun. Yiğit olun, mert olun, çağdaş olun,
yurtsever olun, demokrat olun.
Avusturya'da yasamis olmasindan degil. Turkiye'de son 15 yili yasamis olmasindandir. Bu donemde agir toplardan niice kaypakliklar gorduk.Nasil kuculduler gozumuzde. Bu donem ozumuzde zaten var olan mertligimizin cesurlugumuzun uzerindeki agir ortuyu kaldirdi. Saygilar.
YanıtlaSil