11 Aralık 2014

Din hizmetlerine önem veren devlet

Dün liderlerin TBMM’deki bütçe konuşmalarını elimden geldiğince dikkatle dinlemeye çalıştım. Klasik karşılıklı suçlamalar, iddialara cevap verme adına aile bilgilerinin ortaya yayılması, seçmene bol mesaj çabaları dışında fazla bir şey bulamadım.

Halbuki bütçeler hükümetlerin en önemli siyasi belgeleridir. Gerçek çağdaş demokrasilerde yasama organı yürütmenin yani hükümetin bir sonraki yıl neler yapmayı amaçladığını bu dokümanlara bakarak karar verir.

Tercümanlara ihtiyaç var


Aynı şey seçmenler için de geçerlidir. Onlar da bütçe kanunu ve eklerine bakarak hükümetin neleri hedeflediğini anlamaya çalışır. Bir farkla. Meclisteki vekiller ve siyasi partiler ile medya ve ilgili sivil toplum kuruluşları (STK) metinleri sokaktaki vatandaşa tercüme etmek zorundadırlar.

Düşünsenize benim gibi yıllarını bu işe vermiş birinin bile zaman zaman anlamakta zorlandığım bir metinler manzumesini ev hanımları, emekliler nasıl anlasınlar? Onlar sadece memur ve emeklilere verilecek zamlara bakıp gerisiyle ilgilenemezler. Haklılar.

Tercümanlık yapması beklenen medya ve STK’lar ise konuyu sadece halkın ilgisini çeken yanlarıyla izlemeyi tercih ediyorlar. Üniversiteler ise çalışmalarını tamamen akademik düzeyde tutuyor ve halka ulaşması için yeterli çabayı göstermiyorlar.

Bütçe belgelerini tercüme etmek kolay değil. Anlatımı hangi yöntemle, hangi kısa bilgiyle veya sloganla yapacağınızı iyi seçemezseniz yanlış bilgilendirmeye yol açabilirsiniz.

Bütçe ve ilgili konuları, değerli dostum, Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol eski Genel Müdürü Durmuş Öztek ile tartışmaktan her zaman zevk ve feyz alırım. Birçok konuda bana ışık tutar. Dün akşamda hiç üşenmedi aşağıdaki tabloyu hazırlayıp gönderdi.

İmam ve sağlıkçı sayısında artış

Veriler 2007 ve 2014 yıllarında devlette çalışanların hizmet sınıflarına göre ayrımını gösteriyor. Devlet, ordu hariç, yaklaşık 3 milyon kişi çalıştırıyor. Azdır çoktur, bir kısmı boşta gezmektedir, çalışmadan para almaktadır gibi konuları bir kenara bırakalım.

Hizmet sınıflarında çalışanların artışına ve dağılımına yoğunlaşalım. Bu bize hükümetin hangi hizmetlere önem verdiğini gösterecek. Hükümetin vizyonunu ve misyonunu anlamamıza yardımcı olacak.

Son yedi yılda toplam memur sayısı yüzde 35 artmış. Ekonominin büyüme hızına bakılırsa çok aşırı bir artış olduğu söylenemez. Artan nüfusa ve büyüyen bakınca sayı normal.

Ancak dağılıma ve en çok artan hizmet sınıfına bakınca iş biraz değişiyor. Toplam içinde çok küçük bir rakam olan avukatlık hizmetlerini bir kenara koyarsak en fazla artış sağlık ve din hizmetlerinde.

Toplam içindeki paylarda görülen değişim de çok dikkat çekici. Sağlıkçıların, emniyetçilerin ve din hizmetlilerinin payı artarken, eğitimcilerin payı azalmış. Biraz zorlama bir yorumla, hükümetin eğitime verdiği önemin din ve emniyet hizmetlerine verdiğinden daha az olduğu söylenebilir.

Şimdi oturup düşünmeye çalışalım. Sağlıktaki artışın nedenleri ne olabilir? Yeni hastaneler, yaşlanan nüfus, toplumun sağlığının bozulması, çok eksik olan sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve iyileştirilmesi aklıma gelen bazı nedenler.

Emniyet hizmetleri için terör, şehirleşme gibi açıklamalar getirmek mümkün.

Ama din hizmetleri için bu kadar artışı açıklamak zor. Hem de Diyanet İşlerinin yapısına bakınca izah daha da zorlaşıyor.


İşte bu tercihlerin toplamına siyaset deniyor. Kimi eğitime kimi din hizmetlerine öncelik veriyor. Seçmenlerde aldıkları hizmetlere bakarak oy veriyorlar. İktidarın aldığı oya bakılırsa seçmen, Karadeniz türküsünün sözlerinde olduğu gibi, “bu dünyadan fayda yok, öteki de şüpheli’ anlayışında.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder