22 Şubat 2017

Ekonomide dış kırılganlıklara dikkat

Ekonominin içinden geçtiği süreç ve geleceğe yönelik veriler, akılcı karar alıcılar için önemlidir. Sağlam veri, gözlem ve sağlıklı deneyimlere dayanarak alınan kararlar doğruya yakın olur. Bu bağlamda hem doğru verileri seçmek hem de kalitesi yüksek rakamlar kullanmak önemlidir.
Kırılganlık göstergeleri, veri setlerinin en iddialı ve tartışmalı olanlarındandır. Çok çeşitli seçeneklerden oluşturabilen bu göstergelerin amacı makro ekonomik sektörlerin kırılganlık durumunu anlayabilmektir. Doğal olarak, gösterge seçenekleri, ekonominin yapısına bağlı olarak, ülkeden ülkeye değişir.
Ben bu amaca yönelik olarak, 1998-2016 arası dönemi kapsayan verileri bir araya getirip, çeşitli ağırlıklar verecek üç endeks oluşturdum. Veri setlerini seçerken diğer ülke örneklerinden de yararlandım. (Endeksleri içeren grafik aşağıda görülüyor.)
Endekslerin birincisi Dış Kırılganlık endeksi (mavi çizgi). Burada; cari açık, uluslararası döviz rezervleri, kısa vadeli ve toplam dış borçlar, yıllık ihracat gelirleri ile reel kur endeksi yer alıyor. Göstergelerde ağırlık dış borç stoku ile uluslararası döviz rezervinde.
İkincisi Finansal Kırılganlık endeksi (kırmızı çizgi). Değişken olarak; kredileri, mevduatları, kredilerin artış hızını ve finansal sektörün dış borçlarını içeriyor.
Son endeks Mali Kırılganlık endeksi (yeşil çizgi). Endeks kamu verilerinden oluşuyor. İçerik olarak; bütçe açığı, toplam kamu açığı, kamu borç stoku, kamu dış borç stoku ve vadesi 12 ayda gelen iç borç rakamlarının milli gelire oranlarından oluşan bir set.
Grafikten de görüleceği gibi, 2001 Krizi sırasında kırılganlığı iyi yansıtan Dış Kırılganlık endeksi, 2009 Küresel Krizinde aynı performansı göstermemiş. Bunun en başta gelen nedeni, Küresel Kriz sırasında büyük merkez bankalarının piyasaları ucuz dövize boğmaları ve Türkiye’ye gelen sıcak paranın bollaşması olarak açıklanabilir.
Ancak bu endeks 2013’ten sonra yönünü yukarı doğru çevirmiş. Dolayısıyla, kırılganlığın en yüksek olduğu alanın, dış dengeler olduğunu söylersek yanlış olmaz.
Finansal Kırılganlık endeksi, özellikle kredi/mevduat oranı ile bankaların dış borçlarına bağlı olarak değişiyor. Dolayısıyla, 2015 ile 2016 arasındaki değişimin ana nedenin dış borçlardaki azalma.
Mali Kırılganlık endeksi, görüldüğü gibi, 2001 Krizinden bu yana hep olumlu yönde ilerliyor.
Sıcak para yatırımcılarının değerlendirmeleri ile endeksler uyuşuyor. Onlar da mali kırılganlığın çok düşük olduğunu, mali disipline uyulduğunu, bütçe açığının önemsenmeyecek bir düzeyde olduğunu söylüyorlar. Hazine garantileri ve borç üstlenimleri gibi bütçe dışı yükümlülükleri pek önemsemiyorlar.
Buna karşılık dış kırılganlıklar yüksek diyerek risk primlerini yükseltiyor, yüksek getiri elde ediyorlar.
Sonuç olarak; önümüzdeki dönemde ekonominin gidişatı, dış kırılganlıkları azaltacak akılcı ve kalıcı kararların alınabilmesine bağlı. Bugüne kadar çeşitli nedenlerle ertelenen ve ekonomiyi ithalat ile sıcak paraya yönelten seçeneklerden ne kadar çabuk dönülür, sanayileşme ne kadar çok öne çıkarılırsa o kadar başarılı olunacaktır.

Son söz: Akıl noksanlığı iki türlü olur: Biri delilikten, öbürü cahillikten. (Eflatun)

Kaynak: Hazine, TCMB, BDDK, KAlkınma Bakanlığı, Muhasebat Gen. Müd.lüğü ve kendi hesaplarım.

4 yorum:

  1. Okundu hocam, diger yazılarınız gibi.. ve Teşekkürler

    YanıtlaSil
  2. Bizimki hem cahillikten hem delilikten hemde ben dedim yapın!'dan...

    YanıtlaSil
  3. Hakan bey, sanıyorum yazıda önemli bir endeks eksik. Biliyorsunuz Türkiye'de olası bir kriz reel sektör şirketlerinin yüklü dış borcundan ve piyasanın OHAL nedeniyle olağanüstü durgunluğundan bekleniyor. Reel sektörün bankalara ve yurtdışına borçlarını, ekonomik büyüme, tüketici güveni ve PMI gibi endeksleri birleştiren bir endekse daha ihtiyaç var. Bunu hazırlarsanız önemli bir katkı yapmış olursunuz.

    YanıtlaSil