23 Şubat 2016

Kamu neden bütçe açığından daha fazla borç alıyor?

Şöyle düşünün. Aile bütçenizi yönetiyorsunuz. Geliriniz belli. Maaş, ücret en temel gelir kalemi. Hadi babadan kalma evden gelen kira geliriniz de olsun. Yanına bir de köydeki tarlalardan gelen yarıcı/kiracı geliriniz olduğunu varsayalım.
Bunca gelir kalemine rağmen harcamalarınıza yetmediği için borç aldığınızı düşünelim.

Ne kadar borç alırsınız?

Evet, sorum çok basit. Geliriniz ile gideriniz arasındaki fark kadar değil mi? Gereğinden fazla borçlanır mısınız?

Kamu bazı yıllar borçlanıyor. Acaba neden?

Her şey normal gidiyorsa Hazine’nin her yıl, o yıl verilecek bütçe açığı kadar ek borçlanma yapması gerekir. Örneğin bütçe açığı 22 milyar lira olacaksa, yeni borçlanmanın, anapara/stokun artışının da bu kadar olması beklenir.

Ancak her zaman böyle olmuyor. Zaman zaman büyük sapmalar ortaya çıkıyor.

Konuyu aşağıdaki Tablo yardımıyla açıklayayım. Tabloda, 1999-2015 yılları arasındaki 16 yıllık dönemde, bütçe açıkları, yıllık kamu borç stoku artışı ve aralarındaki fark, milyar lira olarak veriliyor.

Veriler, özellikle kriz yıllarında Hazine’nin bütçe açığından daha fazla borçlandığını gösteriyor. Burada şu sonucu çıkaranlar olabilir. Kriz dönemlerinde gelirler azalıyor, harcamalar artıyor açık büyüyor. Tamam, ama kamu neden açıktan daha fazla borçlanmak zorunda kalıyor?

Demek ki, kamunun bütçe dışında ödemesi gereken bir şeyleri var. Hazine sadece bütçe açığını finanse etmek için başka kamu yükümlülükleri için de piyasalardan borç almak zorunda kalıyor.

Bir neden dövizli borçların kur etkisiyle, stokun durduğu yerde büyümesi, artışı olabilir. Örneğin geçen yıl bütçe 22,6 milyar lira açık vermişken kamu borç stoku, yani borcun anaparası 65,5 milyar lira artmıştır. 2015 yılına mahsus olarak bütçe açığı ile stok artışı arasındaki farkın çıkmasının en büyük etken kur değişiminden geliyor.

Başka bir neden garantiler, borç üstlenimleri gibi, bütçe dışı işlemlerden bütçeye gelen beklenmeyen yüklerdir. Tabloda 2001 yılına dikkat. Ekonomi Kriz ateşiyle yanıp tutuşurken, bütçe açığı 29 milyar lira olmuş. Buna karşılık stok artışının 114 milyar lira olmasının en büyük nedeni, daha önce bütçe dışında, kamu bankalarının bilançolarında gösterilen görev zararları için bankalara Hazine kâğıdı verilmesidir.

Krizler, aynen insan vücudunda olduğu gibi, bütün hastalıkların ortaya çıktığı zamanlardır.  Düşmeyen ateş, hızlı kilo verme, devamlı öksürük nasıl çeşitli hastalıkların semptomları ise; dolarize olmuş borçlar, bütçe dışına atılmış koşullu yükümlülükler, diğer bütçe dışı işlemler de günü gelince bütçeye yük olacak hastalıkların belirtisidir.

Bu bağlamda, önce son yıllarda görülen bütçe açığı – kamu borç stoku artışı farkına dikkatinizi çekmek isterim. Rakamlar hiç 2003-2007 arası dönemdekilere benzemiyor. 2001 Kriz Programı uygulanırken işler ne kadar farklıymış. Sonrasında her şey değişmiş.

 Dolayısıyla artık sadece bütçe açığı üzerinden ekonomik değerlendirme yapma alışkanlığından ivedilikle vaz geçmekte büyük yarar var.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder