21 Kasım 2015

Küresel fon yönetim piyasası ve dolarizasyon


Dünyada sermaye hareketleri olabildiğince serbest. Gelişmekte olan ülkelerde dolarizasyon en üst düzeylerde. Dolayısıyla sıcak para akımlarını tahlil etmeden bir ekonominin geleceği hakkında yorum yapmak, ahkam kesmekten öteye gitmez.

Tahlil edeceklere yardımcı olmak için, aşağıdaki tabloda küresel fon piyasalarının son durumu özetleniyor.

2014 yılsonu itibariyle geleneksel yatırım fonlarının toplamı 109 trilyon dolara yaklaşmış (Dünya hasılası 65 trilyon dolar civarında). Geleneksel fonlar, bireysel emeklilik fonları, başta hayat olmak üzere sigorta şirketlerinin fonları ve özel amaçlı mutual fonlardan oluşuyor.


Bu fonların bulunduğu ülkelerde sosyal güvenlik sistemi ve emeklilik, her şeyiyle devletin sırtına yıkılmamış. Bireyler, kendi geleceklerini kendileri planlıyor. Sistemin yapısal sorunları yok değil. Ama gelişmiş ekonomiler bu sayede uzun vadeli kaynaklara sahip. Bireysel emekliliğe ve hayat sigortalarına para yatıranlar 20 hatta 30 yıl vadede paralarını çekmiyorlar. “Onlar zengin biriktirebiliyorlar, tasarruf ediyorlar” demeyin. Çin’e bakın, tasarruf oranının ne kadar yüksek olduğunu göreceksiniz.  

Finansal sektörde biriken uzun vadeli fonlar, bankalar aracılığıyla uzun vadeli kredi olarak yeni teknoloji, sanayi gibi üretkenliği ve istihdamı olumlu etkileyen alanlara yatırılıyor.

Ancak bu kaynakların ülkeler arasındaki dağılımı çok adaletsiz.

Geçen yılsonu itibariyle, toplam küresel fonların yarısına yakını, yüzde 47,2 ‘si ABD’de.  Buna, İngiltere’nin yüzde 6,9’luk, Kanada’nın yüzde 4,2’lik , Avustralya’nın yüzde 3,6’lık payını da eklerseniz; küresel fonların yüzde 62’si Anglosakson ülkelerde. Dünya finans merkezlerinin ABD ve İngiltere’de olmasının nedeni bu. Diğer önemli ülke Japonya’nın yüzde 6,9 oranındaki fonlarını da eklerseniz, dünya uzun vadeli kaynakların yaklaşık üçte ikisinin beş ülkede toplandığı görülür.

Sıcak para, doğası gereği en az riski en çok getirisi olan piyasaları tercih eder. Yatırım için ağırlıklı olarak kendi ülkesini tercih etmesinin nedeni risk unsurudur. Bununla beraber, yaşlanan nüfus ve 2008 Küresel Kriz sonucu yerlerde sürünen faizler, bireysel emeklilik fonlarına açık verdirdi.  Diğer fonların da getirileri düştü. Bu bağlamda, her geçen gün bizim gibi yüksek getiri sağlayan piyasalara daha çok itibar ettiler, para akıttılar.

Biz dahil birçok gelişmekte olan ekonomi, bu ucuz kaynaklarla dış borç aldı, kredi dağıttı, ithalat yaptı, büyüdü.

Öte yandan ekonomi aşırı dolarize oldu. Sıcak paraya bağımlı hale getirildi. Artık ülkeler birçok ekonomik ve siyasi kararı kendi başına, istediği gibi veremez oldu. Çok iddialı olmak istemem ama, gözü sıcak paracıları görmeyenlerin, bir kulağı küresel fon yöneticilerinde olmayan, yabancı dil bilmeyenlerin aldığı kararlar çoğu zaman ekonomiye zarar bile verebilirler. Küresel sıcak para yöneticilerinin yükselen piyasa ekonomilerinde siyasete, sosyal gelişmelere aşırı ilgi göstermelerinin nedeni biraz da bu gerçekte yatar.

Şimdi gündemde yapısal reformlar var.


Bir ülkenin bağımsızlığın ekonomiden geçtiğini hatırlatmama gerek yoktur sanırım. Gelin sıcak paranın akılcı yönetimine yönelik önlemler alınmasına destek olalım. Yoksa sıcak paracıların ekonomiye ve siyasete etkilerini lafla kötülemek bir işe yaramaz. Birileri içeride faiz konusunda ahkam keserken, yeteri kadar yüksek faiz alamayacağını anlayan küresel fon yöneticileri paralarını alır giderler. Biz de, İstanbul’un kuşatıldığında Bizans’ın meleklerin cinsiyetini tartıştığı gibi, krizi kimin çıkardığını konuşur dururuz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder