2 Eylül 2014

Haneler küçülüyor en çok kira gıda ve ulaştırmaya para harcanıyor

TÜİK 2013 yılı Hanehalkı Bütçe Araştırmasını (HBA) yayımladı. 2002 yılından bu yana yayımlanan HBA yıllar itibariyle önemli bilgiler içeriyor. Her ne kadar ekonomideki çok yaygın kayıt dışılık nedeniyle ankete verilen cevapların ne kadar güvenilir olduğu sorgulanabilir olsa da tarihsel bir veri serisi oluşturduğu için dikkatle izlenmesinde büyük yarar var.

Bu bağlamda önemli gördüğüm bazı gözlemleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

  •        2002 yılında 16,4 milyon olan hanehalkı sayısı 2013 sonunda 20,5 milyon olmuş. Artış hızlı.
  •        Hanehalkının tipi değişmiş. 2013 yılında toplam içinde; tek çocuklu aileler yüzde 20, iki çocuklu aileler toplamın yüzde 22, üç çocuklular yüzde 13, çocuksuzlar yüzde 16. 2002 yılında bu rakamlar sırasıyla şöyle: yüzde 16, 24, 19, 13.  Görüldüğü gibi hükümetin yoğun teşvikine rağmen üç ve daha fazla çocuklu aile sayısında düşüş var. Şehirleşmenin ve geçim şartlarındaki ağırlaşma küçük aileye yönelimi artırıyor.
  •        Aileler en çok konut ve kiraya para harcıyor. Toplam harcamaların dörtte biri bu alana gidiyor. Ardından yüzde 20 ile gıda ve alkolsüz içecekler geliyor. Sonra yüzde 17 ile ulaştırma. Toplamları yüzde 62’ye ulaşıyor.
  •       Hanehalkı harcamalarının geriye kalan üçte birlik kısmını; ev eşyası, lokanta, giyim ve ayakkabı, alkollü içecek ve diğerlerine harcıyor.
  •      Kültür, eğlence harcamaları toplam içinde sadece yüzde 3’lük bir yer kapsıyor. Yani insanların eğlenceye para ayıramadıklarını söylersek pek abartmayız. Anlaşılan tek eğlence kaynağımız televizyon.
  •       Dar ve sabit gelirli aileler, yüksek gelirlilere göre gıdaya daha fazla harcama yapıyor. Neredeyse iki katı. Bu bize nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturan dar ve sabit gelirlilerin enflasyonu ile yüksek gelir gruplarının fiyat hareketlerinden etkilenme farklılıklarını daha iyi açıklıyor. Diğer bir deyimle işçiler, memurlar, emekliler ve çok çocuklu ailelerin her enflasyon açıklandığında artış oranlarına yaptıkları itirazın haklılığı daha iyi anlaşılıyor.
  •        Burada, yıllar itibariyle üzerinde durulması gereken en önemli değişiklik ulaştırma harcamalarında görülüyor. Ulaştırma giderleri toplam içinde 2002 yılında hanehalkı harcamalarının sadece yüzde 8,7’si iken, bu oran 2013’te yüzde 17,4’e çıkmış. Son on bir yıldan hiçbir harcama grubunda bu denli bir artış görülmüyor. Bunun birkaç nedeni olabilir.

o   İlki ve üzerinde en çok düşünülmesi gerekeni: Vergi sistemindeki çarpıklık. Artık hepimiz çok iyi biliyoruz ki, dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanıyoruz. Bunun en büyük nedeni de akaryakıttan alınan KDV ve ÖTV. Bu öylesine haksız ve adaletsiz bir yapı ki, en zengin de en fakir de bir litre mazot veya benzin alırken aynı vergiyi ödüyor. Hatta şirket sahipleri çoğu zaman benzini şirketin gideri olarak yazabiliyor ve vergiden düşüyor. Yani ödedikleri verginin bir bölümünü geri alabiliyorlar. Ama aynı şeyi bir memur veya işçi yapamıyor.
o   İkincisi şehirler her geçen gün büyüyor. Yeni evlenenler veya şehre yeni gelenler ucuz kirada oturabilmek için çoğunlukla şehrin dış mahallelerini tercih ediyorlar. İki hatta üç dolmuş/otobüsle işlerine gidip geliyorlar. Zaten pahalı olan ulaşıma çok para harcamak zorunda kalıyorlar.


HBA rakamları bana vergideki yapısal sorunlar başta olmak üzere gelir dağılımındaki adaletsizliği bir kez daha hatırlattı. Çok tekrarladığımın farkındayım. Yine de yazayım: Umarım 2015 seçimlerinden sonra iktidara gelecek parti veya partiler, öncelikle ulaştırma, kira ve gıda alanlarında dar ve sabit gelirlileri rahatlatacak yapısal reformları hayata geçirirler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder