11 Şubat 2015

Sıcak paranın maliyeti

Geçenlerde bir arkadaşım aradı. Sıcak para konusuna çok değindiğimi, ancak dış kaynak olmadan da ülkede büyüme olmadığını belirterek, “Konu hakkında çözüm getirmeden yapılan her eleştirinin yetersiz kaldığını” söyledi. “Haksızsın” demek mümkün mü? Oturduğun yerden durmadan eleştirmek, Muppet Show’daki kurbağaların tavrına benziyor.

Dolayısıyla amacım sadece eleştirmek değil. Sıcak paranın dikkatli ve akılcı yönetilmesi çok teknik bir iş olduğu için bildiklerimi ve önerilerimi gerekirse yazmak üzere konuyu şimdilik geçiyorum.

Geliyorum sıcak paranın ekonomiye getirdiği yüke.


Aşağıdaki tabloyu TC Merkez Bankası kaynaklarından yararlanarak hazırladım.

Önce, Hazine, KİT’ler ve belediyeler dâhil kamunun ve özel sektörün hepsinin aldıkları dış borçlar karşılığında yabancılara ödedikleri faizleri yıllık olarak gösterdim. Bu miktar son yıllarda yıllık 10milyar dolar civarında.

Buna doğrudan yabancı sermaye yatırımcılarının, elde ettikleri karlardan yurt dışına transfer ettikleri bölümü ekledim. 2014 yılında bu tutar 2,6 milyar dolar olmuş.

Ardından yabancıların hisse senedi ve diğer portföy yatırımlarından elde ettikleri gelirleri de hesaba dahil ettim. Yabancılar geçen yıl, Türkiye’deki portföy yatırımlarından, toplam 5,3 milyar dolar gelir elde etmişler.

Ne yazık ki hepsi bu kadar değil. Bunlara bir de yabancıların, devlet iç borçlanma denetlerinden (DİBS) elde ettikleri faiz gelirlerini de eklemek gerek. Burada toplam DİBS portföyünün yabancılara ait olan kısmı üzerinden, ortalama faiz ve kuru kullanarak bir hesap yaptım. Toplam 5,3 milyar dolarlık bir miktara ulaştım.

Kar transferlerini ve portföy gelirlerini bir kenara koyarsak sadece faiz olarak ödenen miktar, geçen yıl 15,3 milyar dolar olmuş. Bu miktar geçmiş yıllarda 8-9 milyar dolar civarındaymış. Artışa dikkatinizi çekmek isterim.

Üstüne kar transferleri ve portföy gelirlerini de eklerseniz yabancıya giden yıllık para 22 milyar doları geçiyor.

Az para değil. Milli gelirin yüzde 3’ü kadar kaynağı dışarıdan döviz bulup bıyıklı/bıyıksız yabancılara ödüyoruz. Merkez Bankası’nda yüksek döviz rezervi tutmanın bir nedeni de bu. Yabancı faiz gelirlerini rahat alabiliyor.

Kriz sonrası döneme bakarsak

2003 yılından bu yana yabancılara yapılan faiz ödemeleri 158 milyar dolar tutuyor. Bu kadar parayla kaç havaalanı, kaç okul, kaç şehir hastanesi yapılabileceğini siz hesaplayın.

Üstüne kar transferleri ile portföy giderlerini ekleyin. On bir yıllık toplam 225 milyar dolar ediyor.

Şimdi oturup düşünmek lazım. Yabancılara ödenen faizlerin ne kadarı yatırım projeleri için alınan borçlar karşılığında ödenmiş? Ne kadarı memur maaşı gibi cari harcamaları finanse etmek için?

Aslına bakarsanız bu bir tercihtir. “Ben bana gelen maaşa, sosyal yardıma, aldığım ihaleye bakarım. Onun parasının nereden geldiği beni ilgilendirmez. Çünkü anlamam zaten” derseniz sonu budur. “Elin gavurunu”(!?) oturduğu yerde zengin edersiniz.


Kısacası, siz karnınızın doyduğunu, ithal akıllı telefonunuz olduğunu sanırken, aslında geleceğinizi yemekle, ülkenizin ekonomik bağımsızlığını ipotek altına almakla meşgulsünüz. 

Ama farkında değilsiniz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder