16 Ocak 2019

Bütçe: Devlet için mi piyasa için mi?

2018 merkezi bütçe sonuçları açıklandı. 
TBMM’den geçen haliyle, hükümetin harcama yetkisi 762,7 milyar liraydı. Gelir tahmini ise, 696,8 milyar lira. Dolayısıyla Meclis’in verdiği açık/borçlanma yetkisi 65,9 milyar liraydı. 
Hükümet bu rakamları, geçen Eylül sonunda, Yeni Ekonomi Programını (YEP)açıklarken revize etti. Harcamalar 821,7 milyar lira, gelirler 749,6 milyar lira, açık 72,1 milyar lira olur dedi.
Oysa 2018 yılı için son rakamlar; harcamalarda 830,4 milyar lira, gelirlerde 757,8 milyar lira, bütçe açığında ise 72,6 milyar lira oldu.
Bu rakamların ardından Sayın Hazine ve Maliye Bakanı bütçe hedeflerinin tutturulduğunu söyledi.
Hangi hedeflerin? 


Görüldüğü gibi tutturulan Meclis’in verdiği hedef değil. TBMM’nin hükümete verdiği, bundan fazla gider yapma dediği, harcama yetkisi 53 milyar lira aşılmış. Hem de Meclis bu konuda yetki vermeden.
Bu aşımda, sosyal güvenlik için yapılan harcamalar, personel harcamaları, belediyelere yapılan aktarımlar, yatırım harcamaları ve dış borç faiz ödemelerindeki artışlar önemli rol oynamış.
Hükümetin harcama artışlarını önemsememesinin arkasında, gelirlerde görülen artışlar var.Gelirlerde deTBMM’de görüşülürken tahmin edilenden 61 milyar liralık fazla tahsilat var.Bu fazlalığın önemli bir bölümü TCMB ve kamu bankalarının temettü gelirleri, bedelli askerlik, vergi aflarından geliyor. 
Buna karşılık, dâhilde alınan KDV ve ÖTV gelirleri bütçe tahminin altında. Bunun en büyük nedeni geçen yılın son aylarında uygulanan indirimler ve ekonomideki yavaşlama sonucu, özellikle KDV tahsilatında görülen düşüş.
Örneğin dâhilde alınan KDV’nin tahakkuk/tahsilat oranı yüzde 43,4 olmuş. Diğer bir deyimle, tahakkuk eden 130 milyar liraya yakın KDV’nin sadece 56,4 milyarı tahsil edilebilmiş. Gerisi birilerinin cebinde kalmış.
Özet veriler, hükümetin sonbaharda açıkladığı hedeflere oldukça yaklaştığını gösteriyor.Açıkta küçük bir sapma var.
Bundan memnun olan piyasalar mali disiplin, büyüyen açık gibi söylemleri gündeme getirmediler. Piyasa oyuncuları, borç alıp/verme üzerinden hayatlarını idame ettikleri ve ortalama 40-45 günlük vadelerle işlem yaptıkları için, onların geçen eylülde yeniledikleri beklentileri karşılık buldu.
Dolayısıyla, yılbaşında milli gelirin yüzde 1,5’ğuna yakın olacağı tahmin edilen bütçe açığının, şimdi yüzde 2 civarında olacağı tahmin ediliyor. Bu değişim kurları ve/veya faizi çok etkilemedi.
Ancak, bir de işin, çağdaş demokrasilerin olmazsa olmazı, “bütçe hakkı” tarafı var. 
Yüce Meclis’in hükümete verdiği harcama yetkisi yıl içinde, ondan izin alınmadan aşılmış. Gelirler de arttığı için bütçe açığı çok aşırı büyümemiş. 
Oysa, TBMM’nin uygun gördüğü harcama sınırları içinde kalınmış olsaydı, artan gelirler sayesinde, 2018 yılı bütçesi 5 milyar lira açık verecekti. (Gelirler- yılsonu gerçekleşme = 757,8 milyar TL; harcamalar- TBMM’den geçen bütçe kanunu = 762,7 milyar TL). Böylelikle Hazine 70,3 milyar lira yeni borç almak durumunda kalmayacaktı.
Ekonominin zorda olduğu dönemde maliye politikasının, büyümeyi destekleyici harcama yapması, teorik olarak doğru olabilir. Ancak seçim öncesi piyasaları rahatlatmak için yapılan bu işlem, Gazi Meclis’in “bütçe hakkı”na saygı gösterilip ek bütçe çıkarılarak uygulansaydı daha demokratik olurdu. 
Ama borçlar bu kadar çok olunca, piyasaların beklentileri daha etkin oluyor ve "bütçe hakkı"ın önüne geçiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder